Akne tedavisinde etkili topikal yeni taşıyıcı sistemler

Akne nedir?
Akne vulgaris, halk dilindeki ismiyle sivilce, çoğunlukla ergenlik döneminde görülsede, otuzlu ve kırklı yaşlara kadar görülebilen iltihaplı (enflamasyonlu) bir deri hastalığıdır. Daha çok ergenlik döneminde orta çıkmasının nedeni vücudumuzun ergenlik dönemindeki hormon seviyelerindeki değişimlerdir. Akne, vücudumuzda en çok yüz bölgesinde ortaya çıkar. Bunun dışında yaygın olarak boyun, omuz, göğüs ve üst sırt kısmında oluşabilir. İnsanlarda istenilmeyen bir görüntü oluşturduğundan özellikle kadınlarda olmak üzere kişinin ruh sağlığı ve sosyal yaşamı üzerinde olumsuz etkiler oluşturmaktadır.

Akne neden oluşur?
Akne belli bir ırka ve bölgeden bağımsız olarak dünyadaki her bireyin cildinde çıkabilir. Akne vulgarisin temel nedeni derimizin dermis tabakasında bulunan yağ bezlerinin aşırı sebum salgılamasıdır. Yağ bezlerinden sorumlu olan hormon erkeklerde çokça bulunan androjen hormonudur. Lakin kadınlarda da bir miktar androjen hormonu olduğu bilinmektedir. Derimizin en dış tabakası olan epidermis tabakasının kendini yenilemesi sonucunda ortaya çıkan döküntüler yoğun sebum ile birleşerek yapışkan hale gelip sebumun dışarıya salgılandığı kanalın tıkanmasına sebep olur. Akneli cilde sahip bireylerde bu döküntülerin sağlıklı cilde sahip bireylerden daha çok olduğunu unutmayalım. Cildimizde doğal olarak bulunan ve ne yapsak da cildimizden uzaklaştıramadığımız Propionibacterium acnes (P. acnes) ve stafilokok epidermidis (S. Epidermidis) gibi bakteriler, yağ bezlerinin tıkalı olan kanallarından içeri girerek tıkanmış olan bölgede birikip iltihaba (enflamasyon) yol açarlar. Bu arada, aknenin bulaşıcı olmadığını bilmek sosyal yaşam ve iş hayatı içindeki ilişkilere olumlu etkisi olacaktır.

Akne tipleri nelerdir?
Bilim insanları akneyi hafif dereceli, orta dereceli ve şiddetli akne olmak üzere üç temel gruba ayırırlar. Hafif akneli insan cildinde küçük sivilceler, beyaz başlıklı ve iltihapsız siyah nokta yani komedonlar bulunur. Orta derece akne ise hafif dereceli akneden daha ileri gitmiş, siyah noktalar, püstüller, papüller ve hafif iltihap ile karakterizedir. Şiddetli akne tipinde papüller, püstüller ve ağrılı kistik nodüller oluşmuş, cilt kalınlaşmış görünüme sahip olup, ciltte yara benzeri izler görülebilir.

Akne tedavisinde amaç nedir?
Ergenlik döneminde akneli cilde sahip yüz (100) hastadan altmışı (60) bu süreci herhangi bir medikal tedaviye ihtiyaç duymadan hafif atlatabilirken kırkı (40) bir cildiye uzmanının planlayacağı tedaviye ihtiyaç duymaktadır. Peki, uzmanlar tarafından amaçlanan tedavi hasta memnuniyeti için yeterli olacak mı? Bunun cevabı kişiden kişiye elbette değişecektir. Gelin önce akne tedavisinde hedeflenen sonuçlara bir göz atalım.

Akne tedavisinde temel amaç;
1. Mevcut sivilce lezyonlarını ilerlemesini engellemek ve tedavi etmek,
2. Kalıcı yara izini olabildiğince önlemek,
3. Hastalık sürecini en kısa zamana düşürmek
4. Morbiditeyi en aza indirmektir.
Uzmanlar, mevcut akne lezyonlarının iyileştirmeye çalışırken, hastaları yeni akne lezyonlarını önlemenin yolları konusunda bilgilendirilmeli ve uzun süreli tedavi gerektiren durumlarda olumlu sonuçların alınabilmesinin tedaviye uyunç göstermekle sağlanacağı konusunda hastaları bilinçlendirilmelidir.

Tedavi yöntemleri
Etkili bir akne tedavisi için bir rejim belirlenirken bireysel hasta faktörleri dikkate alınmalıdır. Bu faktörlere örnek vermek gerekirse mevcut tıbbi durum, hastalık durumu, lezyonların ciddiyeti, endokrin öyküsü ve hastanın tercih ettiği tedavi yöntemidir (oral veya topikal).

Hafif ila orta dereceli akne tipleri için topikal tedavi ilk tercih olarak uygulanır. Topikal uygulama ile direk akneli alana temas sağlanırken sistemik uygulamadan kaynaklı olası ciddi yan etkilerden korunmuş olunur. Topikal tedavi, derinin bariyer özelliğinden dolayı şiddetli akne tiplerinde yetersiz kalabilir. Bundan dolayı dermatologlar (cildiye uzmanı hekimler) şiddetli akne tiplerinde ise sistemik tedaviyi tercih edebilirler. Dermatologlar sistemik tedaviyi bazen tek başına bazen de topikal tedavi ile kombine olarak uygulamaktadırlar.

İlaçla tedavi dışında hekim veya eczacı kontrolü altında olmak şartıyla doğal içerikli veya etkinliği kanıtlanmış aktif kozmetik içerikli dermokozmetik ürünler ile etkili tedaviler mümkün olabilmektedir. Bunlardan farklı olarak optik terapi gibi ilaçsız tedavilerin de uygulama yetkisi olan kişilerce uygulanması gerektiğini unutmayalım. Bilimsel çalışma verilerine dayanarak, akneye sebep olan mekanizmayı hedef alan bir kombinasyon tedavisi ile genellikle başarılı bir sonuç alınabileceğini söyleyebiliriz.

Etkili akne tedavisinin önündeki engeller nelerdir?
İlaçlı veya aktif kozmetik içerikli dermokozmetik ürünler ile yapılan geleneksel tedavilerden her zaman olumlu sonuç alınamayabilir. Başarısız bir tedavi, hastanın ruh sağlığında ciddi harabiyetlere sebep olabilirken aynı zamanda eczacı ve hekimlerin bu hastalığı tedavi etme motivasyonlarını düşürebilir. Gelgelim, bu hastalığın tedavisini zorlaştıran etmenler nelerdir onlara bir bakalım.

1. İnsan derisi, dış etmenlerin deriden nüfuz etmesine karşı çok güçlü bir bariyer görevi görür. Deri; hipodermis, dermis ve epidermisten oluşur. Epidermisin en dış tabakası olan stratum corneum, dış etmenlerin vücuda girmesine karşı muazzam bir engel oluştururken aynı zamanda terapötik ajanların da deriden geçişine engel oluşturmaktadır.
2. P. acnes ve S. epidermidis gibi mikroorganizmaların geleneksel antibiyotiklere karşı artan direnci, aknenin tedavi edilebilirliğini engellemektedir.
3. P. acnes biyofilm oluşturarak antimikrobiyal ajanlara karşı bir savunma sistemi oluşturur. Biyofilm yapısı antimikrobiyal ajanların terapötik etkinliğine engel oluşturur. Biyofilm yapısını kısaca şöyle tanımlayabiliriz, mikropları antimikrobiyal ajanlara ve bağışıklık tepkisine karşı koruyan bir polisakkarit matrisi içinde kapsüllenmiş mikrop topluluklarıdır.
4. Anti-akne ilaçlarının, basit emülsiyon, çözelti, tablet, jel, kapsül, süspansiyon gibi geleneksel ilaç verme yöntemlerinde kullanılması, aknenin merkez üssü olarak bildiğimiz pilosebase üniteye hedeflendirilmemesinden dolayı tahriş, kızarıklık, kuruluk, leke oluşumu ve ışığa duyarlılık dahil olmak üzere sayısız istenmeyen yan etkilere neden olur.
5. Son olarak, bir gram-pozitif olan P. acnes antibakteriyel ajanların bakteriyel sitoplazmaya girişini engelleyebilen kalın bir peptidoglikan tabakası ile çevrilidir P. acnes’in bu yapısı antibiyotik ajanlara direnç göstermesinden dolayı tedaviye engel oluşturmaktadır.

Akne tedavisinde nano taşıyıcılar
Nanoteknolojinin hayatımızın nerdeyse her alanına artarak girdiğini günlük yaşamımızda görebiliyoruz. Bilgisayar, fizik, kimya, biyoloji, malzeme bilimi, elektronik, kozmetik ve tıp alanlarında getirdiği yeniliklerle hayatımızı daha kolaylaştırmaktadır.

Araştırmacılar ve firmalar geleneksel ilaç verme sistemleri ile akne tedavisinde olumlu sonuç alınmasını engelleyen etmenlerin üstesinden gelmek ve tam etkin ve güvenilir bir terapötik etkinlik sağlamak amacıyla nanoteknolojiden faydalanarak nano taşıyıcı sistemler geliştirdiler.

Nano taşıyıcılar nedir?
Nano taşıyıcılar, 1 ila 1000 nm boyutuna sahip ilaç taşıyıcı sistemlerdir. Silika, kalsiyum fosfat, metalik nanopartiküller gibi inorganik maddeler veya polimer, lipit bazlı nanopartiküller gibi organik maddelerden hazırlanırlar. Terapötik ajanın sürekli salımı, deriden geçişinin artırılması, bozunmasının engellemesi, foliküler hedeflendirilmesi, ve kombine tedavi, akıllı ilaç taşıyıcı sistem olarak tasarlanabilmesine olanak sağlaması gibi bazı avantajlarından dolayı nano taşıyıcı sistemler akne tedavisinde uygulanabilirlikleri konusunda araştırmacıların dikkatini çekmiştir.

Akne tedavisinde kullanılan yeni taşıyıcı sistemler nelerdir?
Bilim insanları lipidler, polimerler ve altın gibi çeşitli malzemeler kullanarak etkili bir akne tedavisi sağlamak için nanotaşıyıcı sistemler geliştirdiler. Lipozom, niozom, etosom gibi veziküler taşıyıcılar; misel, nanopartikül ve nanosünger gibi polimerik taşıyıcılar; mikroemülsiyon ve nanoemülsiyon gibi emülsiyon sistemler; katı lipid nanopartikül (SLN), nano yapılı lipid taşıyıcı (NLC) ve lipid nanokapsül gibi lipidik nanopartiküller; ve nanokristaller en çok üzerinde çalışılan nano taşıyıcı sistemlerdir. Akne tedavisinde kullanılan yeni taşıyıcı sistemlerin kısaltmış hali için aşağıdaki grafiğe bakabiliriz.



Nanotaşıyıcıların akne tedavisindeki avantajları nelerdir?
Geleneksel tedaviler, zayıf topikal biyoyararlanım ve antimikrobiyal direnç nedeniyle akne tedavisinden olumlu sonuçlar alınmasını riske atabilir. Bilim insanları, nano taşıyıcıların etkili akne tedavisinin elde edilmesinde büyük bir potansiyele sahip olduğunu söylemektedirler. Topikal penetrasyonu kolaylaştıran ultra ince boyutları ve akne patogenezinin merkez üssü olan saç köklerini hedefleme kabiliyetleri, akne tedavisinde kullanımlarının çok etkili olabileceğini göstermektedir. Dahası, akıllı nanosistemlerin tasarımı, kombinasyon terapisinin uygulanması ve fotodinamik ve fototermal tedavilerin tasarımı için kullanılabilirler. Foliküler hedefleme ve anti-akne ajanlarının hedef bölgede kontrollü salınımı sağlamak, hedef olmayan bölgelerde ilacın erken salınmasını ve ilişkili yan etkileri önlemek açısından çok faydalıdır. Ayrıca, terapötik ajanın nano taşıyıcı sistem içinde kapsüllenmesi, dağıtılması veya hapsedilmesi onu parçalanmaya karşı korur ve terapötik ajanın cilt tahrişi gibi olası yan etkilerini de azaltır.

Piyasada bulunan topikal akne karşıtı ticari ürünler
Günümüzde piyasada bulunan topikal nano taşıyıcılı sistemler daha çok anti-aging, kırışık giderici, leke giderici, nemlendirici amacıyla kullanıma sunulmakta olup az sayıda anti-akne ürün bulunmaktadır. Tablo 1’de dünyada bulunan ticari topikal nanotaşıyıcılı anti-akne formülasyonların isimleri, üretildikleri firmalar, ve nanotaşıyıcı sistemin ismi gösterilmektedir.

Tablo 1. Piyasada bulunan nanoteknolojik bazlı topikal akne karşıtı ticari ürünler



Sonuç
Sonuç olarak, nanotaşıyıcı sistemlerden tam terapötik etkinlik elde etmek için nanotaşıyıcı sistemi oluşturan bileşenler, nanotaşıyıcıların boyutu ve salım profili gibi formülasyon niteliklerin optimize edilmesi gerekmektedir. Güvenilir nano taşıyıcı anti-akne ürünler geliştirmek için, bu nano taşıyıcıların kliniğe ulaşmadan önce detaylı bir araştırılması yapılmalıdır. Akneye sebep olan mekanizmaları ortaya çıkaran daha detaylı çalışmalar, yeni anti-akne tedavilerinin tasarımını daha da tetikleyecektir.

Arş.Gör. Ecz. Bülent SAMANCI
Dicle Üniversitesi Eczacılık Fakültesi
Farmasötik Teknoloji Ana Bilim Dalı

Kaynaklar
1. Dhawan, S., Sharma, P. ve Nanda, S. (2020). Cosmetic nanoformulations and their intended use. Nanocosmetics, Fundamentals, Applications and Toxicity Micro and Nano Technologies , 141-169.
2. Fox, L.,Csongradi,C., Aucamp, M., Plessis J. ve Gerber, M. (2016). Treatment Modalities for Acne. Molecules. 21(8): 1063.
3. Garg T. (2016). Current nanotechnological approaches for an effective delivery of bio-active drug molecules in the treatment of acne. Artificial Cells, Nanomedicine, and Biotechnology, 44:1, 98-105.
4. Patel, R. ve Prabhu, P. (2020). Nanocarriers as versatile delivery systems for effective management of acne. International Journal of Pharmaceutics 579, 119140.
5. Simonart , T. (2012). Newer Approaches to the Treatment of Acne Vulgaris. Am J Clin Dermato, 13 (6): 357-364.

Önceki PHARMETİC SAĞLIK Yazıları