Geçtiğimiz ay Toronto'da düzenlenen Uluslararası Alzheimer Toplantısında, tedavi ile ilgili umut vaad eden çalışmaların sonuçları açıklandı. Ağustos ayına ait yazımda, sizlere bu çalışmaları özetlemeye çalışacağım. İlk önce LMTX çalışmasından bahsedeyim.



Alzheimer hastalığında, beyin hücreleri içerisinde biriken Tau yumaklarını azaltmak için üretilen LMTX adlı molekül ile yapılan ilk klinik çalışma başarısızlıkla sonuçlanmıştı. TauRx İlaç Firması tarafından üretilen molekülle yapılan ilk çalışmada, hastaların kontrol grubuna kıyasla zihinsel işlevleri ve günlük fonksiyonlarında herhangi bir farklılık olmadığı görülmüştü.




Fakat daha sonradan anlaşıldı ki LMTX molekülünü başka bir demans ilacı olmadan tek başına alan hastalar (yaklaşık %15 kadar hasta) bir süre sonra iyileşme kaydetmişti. LMTX molekülünü diğer demans ilaçları ya da plasebo ile birlikte kullanan hastaların durumlarında ise hala bir farklılık yoktu.
Geçtiğimiz haftalarda Toronto'da düzenlenen Uluslararası Alzheimer Konferansında konuşan TauRx yönetim kurulu başkanı Dr. Claude Wischik, bu sonuçlara dayanarak LMTX ile ilgili ikinci bir klinik çalışma dizayn edeceklerini ve yakın zamanda sonucu bildireceklerini açıkladı.




Yine de bazı bilim adamları bu konuya şüphe ile yaklaşıyorlar. Yapılan klinik çalışma içerisinden çok küçük miktarda örnek alıp böyle bir sonuca varmanın, özellikle diğer ilaçların neden verilmemesi gerektiğine dair bir açıklama getirmeden doğru olmadığını düşünüyorlar. Sonuçların açıklayıcı olabilmesi için, ilaç firmasının başka demans ilacı kullanmayan geniş bir grup üzerinde çalışmayı düzenlemesinin, şüpheleri gidereceğine dair fikirler beyan edilmekte...




Şimdiye kadar yapılan tedavi çalışmalarının çoğu, beyinde biriken Beta Amiloid plaklarına yönelik yapıldı. Tau yumakları üzerine yapılan çalışmalar henüz çok yeni fakat bazı çalışmalar, Alzheimer hastalığında beyinde biriken tau yumaklarının zihinsel gerileme ile olan ilişkisinin, Beta Amiloid plaklarından daha fazla olduğunu düşündürmekte...





Tau yumaklarını hedef alan LMTX molekülünün, Frontotemporal Demans ve diğer nörodejeneratif hastalıklarla ilgili yapılmış çalışmalarının sonuçları da önümüzdeki ay yayınlanacak.




20 Temmuzda Toronto'daki toplantıda sonuçları açıklanan faz 3 klinik çalışmanın özeti ise şu şekilde; ABD'de 16 farklı eyalette 891 hafif-orta evre Alzheimer hastası üzerinde yapılan çalışmada hastalar üç gruba ayrılmıştır. Bir gruba düşük doz LMTX, bir gruba yüksek doz LMTX, diğer bir gruba ise plasebo (çok az LMTX içeren yalancı ilaç) verilmiştir. Plasebo grubuna verilen ilaca önemsiz miktarda LMTX katılmasının amacı ise molekülün idrar renginde yaptığı değişikliktir(mavimsi yeşil). İdrar rengi değişmeyen plasebo grubunun çalışma sonucunu etkilememesi açısından bu prosedür uygulanmıştır. Hastalar 15 ay boyunca takip edilmiştir. LMTX alan grubun ADAS-cog skalası ile ölçülen zihinsel performanslarında hiçbir gerileme gözlenmediği gibi, MR tetkikindeki beyin küçülmesi miktarının azaldığı kaydedilmiştir. Plasebo alan grubun ise zihinsel gerilemesi hastalığın normal seyrinde olduğu gibi ilerleme göstermiştir.




Dr. Gauthier bu çalışmanın sonuçları ile ilgili bir başka detaya da dikkat çekmiştir. Daha önce tedavi çalışmalarının hiçbirisinde MR'da gözlenen beyin atrofisi(küçülme) değişimi fark edilmemiştir. İlk defa bu çalışmada küçülmenin azaldığı gözlenmiştir.




LMTX molekülüne bağlı yan etkiler ise bulantı, ishal ve idrar yollarında huzursuzluk hissi olarak belirtilmiştir.




Erken evre Alzheimer hastalarında denenen bir diğer molekül de Azeliragon. Azeliragonun da zihinsel gerilemeyi yavaşlattığını gösteren çalışma Uluslararası Alzheimer Konferansı/2016, Toronto’da sunuldu.




Azeliragon beyindeki RAGE (Receptor for Advanced Glycation Endproducts) blokeridir. Yani Glycationun bağlandığı reseptörleri(RAGE) bloke ederek Glycationun bağlanmasını engeller. Sağlıklı beyinde az miktarda RAGE vardır. İltihabi durumlarda ise sayısı artar. Alzheimer hastalarında yapılan otopsi incelemelerinde RAGE sayısının hastalığın evresi ile orantılı olarak arttığı saptanmıştır. RAGE sayısının fazlalığı beyin hücrelerini etkilediği gibi beyindeki kan damarlarının fonksiyonlarının bozulmasına da neden olur.




Yapılan preklinik çalışmalar göstermiş ki; RACE bloke edilerek fonksiyonları azaltıldığında beyinde biriken Beta Amiloid plakları ve Tau yumakları azalmaktadır. Azeliragon aynı zamanda Alzheimer hastalığında
beyinde görülen inflamasyonu da (iltihabi reaksiyonu) azaltmaktadır.




Şimdi biraz da çalışmanın dizaynından ve nasıl yapıldığından bahsedeyim. Çalışmaya hafif veya orta evre Alzheimer hastalığı tanısı olan 399 hasta alınmıştır. Bu hastalar aynı zamanda çalışma süresince Alzheimer için kullanılan diğer ilaçlarını da almaya devam etmişlerdir.




Hastalar iki gruba ayrılmıştır;




1. Azeliragon tedavisi alanlar: Bu grup da ikiye ayrılmıştır;




a. Yüksek doz tedavi alanlar: 6 gün boyunca 60 mg, daha sonra 18 ay boyunca 20 mg alanlar




b. Düşük doz tedavi alanlar: 6 gün boyunca 15 mg, daha sonra 18 ay boyunca 5 mg




2. Plasebo tedavi alanlar: Bu grup ise ilacın etkisini test amaçlı yapılmıştır. Hastalar Azeliragona benzeyen ancak içinde herhangi bir molekül bulunayan haplar almışlardır.




Hastalar çalışmaya başlarken zihinsel düzey açısından ADAS-cog11 ile test edilmişlerdir. Belli aralıklarla aynı test ilerleme olup olmadığını anlamak için tekrarlanmıştır. 18 ay sonra çalışma sonuçları değerlendirilmiştir. Azeliragon alan grup, Plasebo alan gruba kıyasla daha az zihinsel gerileme göstermiştir. Özellikle erken evre Alzheimer hastaları ilaçtan daha fazla fayda görmüştür.




Çalışmanın yürütücüsü Dr. Larry Altstiel’in görüşleri ise şöyledir; “Azeliragon Beta Amiloid plakları ve Tau yumakları ile birlikte bunların sebep olduğu iltihabi durumu azaltan önemli bir moleküldür. Geliştirilmiş çalışmalara ihtiyaç vardır.”




Çıkan pozitif sonuçlar vTv İlaç firmasını yeni bir Azeliragon çalışması yapmaya motive etmiştir ve Azeliragon için STEADFAST adında Faz 3 klinik çalışma başlatmışlardır. Bu çalışma ABD ve Kanada’da 91
merkezde aynı anda yürütülecektir.




Alzheimer hastalığının tedavisi için, dünya üzerinde birçok çalışma yürütülmekte. Büyük bütçeler isteyen bu çalışmaların güzel sonuçlarla hastalarımıza ulaşmasını ve böylelikle kötüye gidişlerini değil de iyileşmelerini izlemenin güzelliğini en kısa zamanda yaşayabilmemiz dileğiyle...

Önceki UZM.DR.CEMİLE AYDIN Yazıları