Psikolojik rahatsızlıkların her geçen gün hızla arttığını görmekteyiz. Uzm.Dr.B.Mert Savrun (1999) makalesinde tıbbi olarak yardıma başvuranların dörtte üçünde müdahale gerektirecek psikiyatrik sorun olduğunu belirtmiştir. Dünyadaki herkes normal olarak hayatlarında belli başlı nedenlerden dolayı ruh hali bozukluğuna (üzüntü, umutsuzluk, keyif almama, vs) girebilir ama bu gibi durumlar sürekli bir hal alır ve kişinin tüm hayatını kısıtlar hale getirirse, bu durumda kişinin bulunduğu duygu durumu normallikten çıkar ve psikolojik sıkıntı yani depresyon olarak adlandırılan rahatsızlığa evrilir.
Depresyon aynı zamanda aşamalı olarak gelişir dolayısıyla depresyonun her bir aşaması farklı tedavilerle mümkündür bunun sebebi ise her bir aşamasında farklı dışa vurumların oluşmasıdır. Depresyonu bir kümenin ana başlığı olarak nitelendirebiliriz çünkü; depresyonu oluşturan birçok alt grup vardır. Mert Savrun’un “Depresyonun Tanımı Ve Epidemiyolojisi” adlı makalesınde bahsedilen Amerikan Psikiyatri Birliği’nin sınıfllandırma sistemi olan DSM IV (Diagnostic and Statistical Manual of Men- tal Disorders, Fourth Edition) depresyonun alt gruplarını bu şekilde belirlemiştir.
1. Majör depresif bozukluk.
2. Distimik bozukluk.
3. Bipolar bozukluktaki depresyon.
4. Genel bir tıbbi duruma bağlı depresyon.
5. Depresyonlu uyum bozukluğu.
6. Başka türlü adlandırılamayan depresif bozukluk.
a- Premenstrüel disforik bozukluk.
b- Minör depresif bozukluk.
c- Yineleyen kısa depresif bozukluk.
Depresyon ile ilgili verilere bakıldığında bir yılda ortalama kadınların %13’ü erkeklerin ise %8’i depresyonda olarak verilmiş. Kadınların erkeklerden daha fazla orana sahip olmasının nedeni hem biyolojik hem de toplumsal rol dağılımı olmasıdır. Biyolojik olarak kadınlar doğum sonrası psikolojik olarak çevresel faktörlerden etkilenmeye açıktırlar dolayısıyla kadınların doğum sonrasında depresyona girme oranları yüksektir diğer yandan, toplumsal rol dağılımında ise erkekler bulundukları ruh hallerini alkolle atlatmaya çalışırlar dolayısıyla onların bulunduğu durum depresyondan çok alkol veya başka bir unsura olan bağımlılık durumudur.
Birtakım makaleler depresyonun meydana gelmesinin sebebinin beyindeki kimyasal iletişimin düzgün olmamasından kaynaklandığını söyler bu doğrudur ama sadece bu şekilde açıklanamaz. Depresyonun oluşmasını tetikleyen; genetik, çevresel, biyolojik unsurlar da vardır. Sosyoekonomik durum bile kişinin depresyon yaşamasına neden olabilir ( iflas, borç, geçinememe). Örneğin; sarsıcı bir olay yaşarsınız (aileden birini kaybetmek, boşanma gibi) ve olayı kabul etmek ve üstesinden gelmek herkes için kolay olmayabilir bu çevresel bir faktördür. Ailede psikolojik rahatsızlığı olan birinin olması sizi de etkileyebilir çünkü genetik olarak sizde de vardır ama bu demek değildir ki kesinlikle depresyona gireceksiniz, sadece DNA kodunuzda taşımaktasınız depresyona girmek için birtakım uyarıcıların birbirlerini tetiklemesi gerekir. Depresyonun ne yazık ki 20 yaş altına indiği gözlemlenmektedir. Kadınlar 35-45, erkekler 55-70 yaşlarında depresyona eğilimlilerdir. Belli incelemeler sonucu depresyonun sıklığı en azdan en çoğa doğru evli erkekler, evli kadınlar, bekar veya dul kadınlar, bekar veya dul erkekler ve en çok görülen tek başına yaşayan veya boşanmış erkekler olarak görülür.
Depresyon ve yas durumu veya dönemsel duygu değişimleri arasında aslında çok ince bir fark vardır. Her üç durumda da fazla üzüntü fazla umutsuzluk ve isteksizlik yaşanılabilir. Bu duygu durumu sürekli değişmeyen bir hal durumuna dönüşürse bu bir depresyon belirtisidir. Aynı zamanda hayatta hiçbir şeyin yolunda gitmediğini ve gitmeyeceğini düşünmek , eskiden keyif alınan aktivitelere artık ilgi duyulmaması ve hiçbir şeyden zevk alınmaması, ani kilo alıp verme, cinsel isteksizlik, uyku problemleri, öfke kontrolünün olmaması, sürekli huzursuz hissetmek, yorgunluk ve halsizlik, her şeyden kendini suçlamak ve değersiz hissetmek, her hangi bir işe karşı konsantrasyon azlığı, sigara, alkol, uyuşturucu gibi bağımlılıkların artması; bunlar da belirtiler arasında yer alır.
İçinde bulunulan psikolojik sıkıntıyla başa çıkmak çok kolay görünse de problemi yaşayan kişi için çok kolay bir yol olmayacaktır. Öncelikle tedavi olunması gerektirecek bir durumda ise kişi ilk olarak uzman bir doktor tarafından psikoterapi ve antidepresan ile iyileşme sürecine girmelidir. Psikolog/ psikiyatrist hastanın durumunun derecesine uygun ilaç yazdıktan sonra tedaviye başlanmalıdır. Kişi günlük hayatında da kendi başına ve çevresinin yardımıyla kendini yönlendirmelidir. Örneğin; kendine yakın hissettiği kişiyle dertleşebilir, o anki ruh halini karşısındaki ile paylaşabilir. Dikkat edilmesi gerekilen nokta ise depresyon süreci içinde olan kişi hayatı ile ilgi önemli karar almaktan kaçınmalıdır veya yine güvendiği bir kişiye danışmalıdır. Diğer bir yandan, kişinin karşısında depresyon sürecinde olan biri varsa yaklaşımı kesinlikle sabırlı bir şekilde olmalıdır. Suçlamamalı ve onu anlamaya yönelik harekette bulunulmalıdır.
Dünyada gelişen teknoloji ile birlikte birçok hastalıklar ortadan kaybolsa da psikolojik hastalıklar evrilerek kendini devam ettiriyor. Psikolojik hastalıkların 20 yaş altına inmesi bir kırmızı alarm olarak görülmeli ve harekete geçilmeli. Önemli görülmeyen ve tedavi edilmeyen depresyon ne yazık ki intiharlarla sonlanabiliyor. Bahsettiğim sosyoekonomik durum, toplumsal roller, yaşanılan çarpıcı olaylar insanların psikolojisini derinden etkiliyor. Toplumun bir an önce depresyon gibi rahatsızlıklara karşı bakış açısını değiştirmesi, doktora gitmenin utanılacak bir durum olmadığının bilinmesi gerekmektedir.
Öykü Postoğlu
Özyeğin Üniversitesi Psikoloji Bölümü 2. Sınıf Öğrencisi
KAYNAKÇA
1- http://www.ctf.edu.tr/stek/pdfs/17/1701ms.pdf
2- https://www.psikologofisi.com/depresyon
3- http://www.psikiyatri.org.tr/halka-yonelik/24/depresyon-konusunda-bilmek-istedikleriniz
4- http://www.psikiyatri.org.tr/halka-yonelik/24/depresyon-konusunda-bilmek-istedikleriniz
5- http://mood.ist/tibbi-hizmetler/tedavi-programlari/eriskin-psikiyatrisi/depresyon/
6- https://npistanbul.com/eriskin-psikiyatri/depresyon-belirtileri
7- https://www.journalagent.com/kpd/pdfs/KPD_11_70_3_18.pdf
8- Amerikan Psikiyatri Birliği. Mental Bozukluklar›n Tanısal ve Sayımsal Elkitabı. Do¨rdu¨ncu¨ baskı (1994). C¸ev. Ko¨roğlu E. Hekimler Yayın Birliği, Ankara, 1994.