Fitokozmetik; Yunanca phytos (bitki) + cosmein (kozmetik=dekore etmek) kelimelerinin
birleşiminden oluşan bir sözcük olup, kısaca etkili ve yardımcı madde olarak doğal ürünlerin
kullanılmasıyla formüle edilmiş güzellik ve bakım preparatlarıdır(1).
Bitkiler ve bitkisel ürünlerin kozmetik preparatlar içinde kullanımının binlerce yıllık bir
geçmişi bulunmaktadır. Ölülerle birlikte eşyaların da mezara konulduğu Eski Mısır’da yapılan
arkeolojik kazılar da bulunan, yüze sürülen boyaların karıştırıldığı küçük kaseler, binlerce yıl
sonra hala güzel kokusunu koruyan merhem kapları, İÖ 4000’lerde kozmetiklerin kulla
nıldığının kanıtıdır. Mısır Kraliçesi Kleopatra’nın ise güzelliğini bir bakıma kendi yaptığı
kozmetiklere borçlu olduğu söylenebilir. İÖ 2300’lerde Çin’de yasemin ve lotustan, İÖ
1500’lerde ise Hindistan’da sandal, yasemin, gül, nergis gibi çiçeklerden parfüm yapıldığı
bilinmektedir(1).
Günümüzde de “doğal” olan ürünler tercih edilmeye başlanmıştır. Kozmetikler de dahil pek
çok konuda en doğal, en az kimyasal içeren aranmaktadır.
İlk kez 1946 yılında FDA ( Food and Drug Administration -Amerikan Gıda ve ilaç Dairesi)
tarafından kullanılan dermokozmetik terimi tedavi edici özellikleri olmayan fakat klasik
kozmetiklerden farklı yapıdaki bazı ürünleri tanımlamak için kullanılmıştır. Klasik kozmetik
ürünlerin iddiası cildin en üst katmanı olan epidermis için geçerliyken teknoloji sayesinde
oluşturulan dermokozmetiklerde cildin orta katmanı olan dermis de etkilenebilmektedir.
Bitkisel ekstreler kullanılarak elde edilen kozmetik ürünler olan fitokozmetik grubunun en
etkili ürünlerinde de teknolojiden faydalanılmaktadır. Bitkisel ekstreleri kullanarak anti-aging
serisinde iddialı olan en büyük kozmetik firmalarında nanoteknoloji kullanılmaktadır.
Fitokozmetik ürünler içinde bitkisel yağlar geniş bir yer tutar. Aromaterapi ve cilt bakımı
amaçlı kullanılan bu yağlar; aloe vera, avokado yağı, buğday ruşeymi yağı, çay ağacı yağı,
jojoba yağı, kayısı çekirdeği yağı, kalendula yağı, keten tohumu yağı, susam yağı ve üzüm
çekirdeği yağı şeklinde sıralanabilir.
Cilt yaşlanmasına karsı (anti-aging) kullanılan doğal maddeler cildin dermis tabakasındaki
dejeneratif değisimleri rejeneratif yönde değiştirmek üzere kolajen ve elastin liflerinin
sentezini stimüle ederler. Bu amaçla avokado ve soya fasulyesi yağları, A vitamini türevleri,
alfa hidroksi asitler (AHA) ve aloe vera kullanılan bitkisel maddelerden bazılarıdır.
Doğada bulunan pek çok bitkiden eski çağlardan günümüze kadar fitoterapi ve
fitokozmetiklerde yararlanılmış olmasına karsın fitokozmetiklerde güvenle kullanılabilecek
bitkiler sınırlıdır.
Avrupa Konseyi Kozmetik Ürünler Uzmanlar Kurulu önce kozmetik preparatlarda yer
alan bitkileri tespit ederek 300 bitkiden oluşan bir liste hazırlamıştır. Bu kurul kesin olarak
doğru tanımlanmış bitkileri ve üretim tekniği iyi bilinen bitkisel ürünleri listesine alarak
incelemiştir. Bu inceleme sonucundaki verilere göre Kurul, kozmetik preparatlarda kullanılan
bitkileri 3 grupta toplamıştır.
Grup 1 = Kategori C: Bu grupta bulunan bitkisel ürünlerin kozmetik preparatlarda yer
alması önerilmemektedir.
Grup 2 = Kategori B: Yeterli bilgi bulunmaması nedeni ile karar verilemeyen bitkisel
ürünler bu grupta yer alır.
Grup 3 = Kategori A: Güvenle kullanılabilecek bitkisel ürünler bu grupta yer
almaktadırlar. Bu grupta yer alan baslıca bitkiler;
Aloe vera, Aloe ferox, Anthemis nobilis, Matricaria chamomilla, Cucumis sativus, Fucus
vesiculosus, Urtica dioica, Camellia sinensis, Salvia officinalis, Rosmarinus officinalis,
Lawsonia inermis, Lavandula officinalis, Hedera helix, Melaleuca alternifolia, Vitis vinifera,
Calendula officinalis, Centella asiatica, Hamamelis virginiana, Santalum album, Tilia
cordata, Ginkgo biloba, Aesculus hippocastanum, Junglans regia, Mentha piperita’dır.
Lipozom, niozom, mikrokapsül, mikrosünger, çoklu emülsiyon gibi ileri teknoloji
kullanılarak hazırlanan dermokozmetik sistemlerle, etkinliği ve güvenliği ispatlanmıs bitkisel
ürünlerin kombinasyonunun cilt üzerinde en etkin sonuçları vermesi beklenebilir(2).
Fitokozmetiklerde kullanılabilecek bitkiler ve bitkisel maddeler saflıkları, güvenli
oldukları ve uygun dozları saptandıktan sonra güzellik endüstrisinde dermokozmetik ürünlerin
içinde uygun teknolojiler kullanılarak yer almalıdır. Bu şekilde bitkisel ürünlerden daha fazla
biyoyararlanım sağlanabilir. Bu konuda araştırmalar sürmekte ve yeni ürünler hergün artarak
piyasaya sunulmaktadır.
Literatür
1.Birinci Kozmetik Kongresi, 18-20 Subat 2011, Antalya
2. T Çomoğlu ; Marmara Pharmaceutical Journal 16: 1-8, 2012.