Her şey diyabet hastası olan amcamın küçücük bir yarası ile başladı.
O kadar küçük bir yaranın nasılda kocaman sorunlar yaratabileceğini ayağının kesilmesine ramak kala, hastanelerin ne kadar yetersiz kaldığını ve bu alanda uzmanlaşmanın çok az olduğunu gözlemledim. Yaşadıklarım bir eczacı olarak daha da duyarlı olmama neden oldu. Eczaneme gelen ve sürekli antiseptik solüsyon, gazlı bez, madecasol krem, fito krem, çinko oksit krem alan çeşitli kronik hastalıkları olan(özellikle diyabet ve yatalak durumda olan ) hasta yakınlarına sorularımı arttırarak konuya ilgim devam etti.
Ve anladım ki sağlıkta ki bir çok alan gibi bu alanda da ciddi mağduriyetler yaşanıyor.Ve maalesef hastalarımız çaresiz durumdalar!!!
Eczanelerimizde pansuman yapma, yaraya müdahale etme şansımız yasal olarak yok ama bu konuda özellikle doğru ve güvenilir danışmalık yapma hakkımız her zaman mevcut. İlk yaptığım iş yara konusunda uzmanlaşmış firmalarla temasa geçerek eczane içi gerekli eğitimleri almaya başlamak oldu. Konu geniş olunca halen bu eğitim almaya devam ediyorum. Konu ile ilgili bilgilerimizin artışı yara, yara bakımı ile ilgili olarak çeşitliliğimizi ve bakış açımızı yenilememizi ve iyileşme kısmında büyük bir mesleki haz yaşamamızı sağladı.
Bu alanı sağlıkçı etiğiyle yönettiğimizde, hep birlikte eczane ve eczacılığın güvenini artıracak yeni bir kategori daha kazandırmış olacağız.
Her eczacının okurken almış olduğu cilt eğitimini kısaca hatırlayalım ve yaranın tanımına bakalım;
Doğru Cilt ve Yara Bakımı
Derimiz üç katmandan oluşur. Bunlar üst deri (epidermis), alt deri (dermis) ve deri altı (subkutan) tabakalarıdır.
Epidermis dış etkenlere karşı koruyucu tabakadır.
Dermis ise damar yapısına sahiptir derinin kanlanmasını ve oksijenlenmesini sağlar.
En alt katman olan subkutan tabakası ise kemiklere ve sinirlere bağlanan yağ tabakasıdır.
Cilt bütünlüğümüzün dışarıdan herhangi bir neden den dolayı bozulmasına biz yara diye adlandırırız. Yaralar, akut ve kronik diye ikiye ayrılır.
Akut yaralar ani oluşan, ameliyat sonucunda, düşme, kesiler, yanıklar gibi yaralardır. Bu yaralar ortalama 3 ila 6 haftalar içinde iyileşir
Kronik yaralar ise 6-8 hafta içersinde iyileşme göstermeyen ve iyileşemeyen yaralardır. Biz bunları basınç (yatak) yaraları, diyabetik ayak ülserleri veya bacak ülserleri diye biliriz.
Her yaranın kendine has bir özelliği vardır. Yara yönetiminde ise 3 tane iyileşme fazı bulunmakta. Enflamasyon, granülasyon ve remodeling fazı.
Yaranın bulunduğu fazı doğru teşhis etmek, iyileşmesine ilk adımı sağlar.
Tabi ki yarayı tek başına ele alamayız. Kişiye/hastaya özel yaklaşım çok önemlidir. Örneğin hastanın sıvı alımı 2 litrenin altında, ve yaradan da sıvı kaybediyor ise bu sıvıyı dışardan hastaya vermezsek, yaranın tedavisi çok daha zor ve geç olacaktır.
Yada diyabetik bir ayak ülseri ile uğraşırken hastanın şeker düzeyinin dengelemesi yaranın iyileşmesinde en önemli faktördür. Hastanın beslenmesini, mobilizasyonunu, kan değerlerini, inkontinans durumunu, cilt bakımı gibi birçok faktörü de yarayı tedavi ederken göz önünde bulundurmamız gerekir.
Yarayı değerlendirirken, sadece yaranın görüntüsünü değil, çevresi, kokusu ve akıntısı gibi önemli unsurları da göz önünde bulundurmalıyız. Yara tedavisinde en önemli unsurlardan birisi, dışardaki mikroorganizmalardan yarayı korumaktır. Bu hem akut hemde kronik yaralar için geçerli.
Mutlaka yaranızı buhar ve oksijen geçirgenliği olan ve dış etkenlerden koruyan bir pansuman örtüsüyle kapatmalısınız.
Yaranız asla kurumamalı ve nemli kalmalıdır.
Bunu modern yara bakımında yer alan hidroaktif pansuman örtüleri ile yapabilirsiniz. Enflamasyon evresinde ölü hücrelerin temizlenmesi ve canlı epitelin korunması söz konusudur.
Bu evredeki yaraların görüntüsü siyah ve sarıdır. Poliakrilat yıkama örtüler ile bu evrede yaranın iyileşmesine destek olabilirsiniz. Granülasyon evresi yaralar ise kırmızı görünümde ve akıntılı olur. Bu akıntıyı dengelemek aljinatların ve poliüretanların görevidir. Bu örtü cinsleri, akıntıyı dengelerken epitel hücrelerin oluşumunu destekler.
Remodeling evresi yaralar ise pembe görünümdedir. Biz bu evre yaraları iyileşmiş olarak görürüz, ama en hassas evredir. Dış görünüm yanıltır. Bu evre bazen senelere kadar uzayan bir epitel üreme evresidir. Kuruluk tekrardan yaranın açılmasına neden olurken, fazla nem epidermis tabakasının ölmesine yol açabilir. Bu evrede koruyuculuk ve cildi beslemek önemlidir. Bunu hidrokolloidler ve besleyici dermokozmetik ürünler ile sağlayabiliriz
Ve tabii ki en önemli şey her gün eczanemize giren bütün ailelerin; evinde acil durumlar için bulundurması gereken antiseptik solusyondan, gazlı bezine, yara bandından flastere kadar her gün sattığımız yüzlerce çeşit pansuman ve ilk yardım malzemelerini kalitesiyle ilgili doğru sorgulamaları, eczacı güvenilirliliğinde yaparak almalarını sağlamak olmalıdır.
Sevgili meslektaşlarım hastalarımız tarafından Eczacı; güvenilir, yardımcı olan, bilgili, ilgili, güler yüzlü en yakın sağlık danışmanı olarak tanımlanıyor.
Bu tanımlar ışığında en yakın ve güvenilir sağlık danışmalığımızı hep birlikte sürdürmek dileğiyle.
’’ Sahip çıkılmayan her alana başkaları sahip olur…’’
Ecz. KAZIM AYKANAT ÖZGEÇMİŞ
Kabataş Erkek Lisesi Mezunu,
Marmara Üni. Eczacılık Fakültesi Mezunu
Medipol Üni. Klinik Eczacılık Yüksek Lisans Eğitimi
Klasik Homeopati Sertifika Eğitimi
PGED Markalaşma Komisyonu Üyeliği
PGED Homeopati Komisyonu Üyeliği
PGED Firma İletişim Komisyonu Üyeliği
PGED Ticaret Komisyonu Üyeliği
Eczacının Sesi Üyesi ve Yayın Kurulu Danışmanı
İst. Ecza Koop. Ataşehir Bölge Temsilciliği
Klasik Homeopati Derneği Üyeliği
6. Dönem Yönetim Kurulu Üyeliği ve Saymanlığı
2016 Geleceğin E-Hali Yürütme Kurulu Üyeliği