Yaz mevsimi yaklaşınca gazeteler, internet, dergilerde her yıl olduğu gibi şişmanlık ve kilo sorununa kesin çözüm sağlayacak İDDİALI “zayıflama diyetleri” ve “zayıflama ürünleri” konusunda yazılar ve ilgili ürün reklamları yoğunlaşıyor. Aslında konuya gerçekçi bir bakış açısından bakarsak, her yıl bu şekilde iddialı ürünler pazara sürüldüğü halde soruna ne derecede çözüm getirilebildiği ortada.
Bu ürünler arasında ilk olarak “glikomannan” bileşenli olanlar dikkatimi çekti. Glikomannan ilk olarak 20-25 yıl önce ülkemizde Konjak olarak pazarlanmış ve beklenen başarı sağlanamadığı için piyasadan silinip gitmişti. Değişen neydi?
O günden bu yana yürütülen klinik çalışmaların sonuçlarını incelediğimde bazı çalışmalarda etkili, bazılarında ise etkisiz olduğu sonucuna varılmış. Şimdiye kadar yürütülmüş klinik araştırmaların değerlendirdiği ve yeni yayımlanan bir meta-analiz çalışmasında ise istatiksel olarak anlamlı bir kilo kaybı sağlayamadığı sonucuna varılmış.
Diğer taraftan, ürünle ilgili kafamda soru işareti uyandıran önemli husus ise, ürünün piyasada isim yapmış Dr. Öz, Prof. Müftüoğlu gibi hekimlerin resimleri ile tanıtımının yapılması ve bu konuda Prof. Müftüoğlu’nun gazetedeki köşesinde kendisinin ürün ile herhangi bir ilgisinin bulunmadığını ve dava açtığını açıklaması oldu. Diğer taraftan, Sağlık Bakanlığından alınan onay ise ilaç ya da geleneksel ilaç statüsü değil, “tıbbi cihaz”. Yani herhangi bir etkinlik değerlendirmesi söz konusu değil. Ağızdan alınan bir bitkisel ürün ne derecede bu statüde değerlendirilebilir? Sağlık Bakanlığının ilgili Tıbbi Cihaz Yönetmeliğinin muhtemelen Madde 4/k bendinden bu izni almıştır “Tıbbi cihaz (cihaz): İnsanda kullanıldıklarında aslî fonksiyonunu farmakolojik, immünolojik veya metabolik etkiler ile sağlamayan, fakat fonksiyonunu yerine getirirken bu etkiler tarafından desteklenebilen ve insan üzerinde: 1) hastalığın tanısı, önlenmesi, izlenmesi, tedavisi veya hafifletilmesi, 2) yaralanma veya sakatlığın tanısı, izlenmesi, tedavisi, hafifletilmesi veya mağduriyetin giderilmesi, 3) anatomik veya fizyolojik bir işlevin araştırılması, değiştirilmesi veya yerine başka bir şey konulması, 4) doğum kontrolü veya sadece ilaç uygulamak amacıyla imal edilmiş, tek başına veya birlikte kullanılabilen, amaçlanan işlevini yerine getirebilmesi için gerekiyorsa bilgisayar yazılımı ile de kullanılan ve cansız hayvanların dokularından da elde edilen ürünler dahil olmak üzere, her türlü araç, alet, cihaz, aksesuar veya diğer malzemeleri,” Görüldüğü gibi istediğin yöne çekilerek yorumlanacak bir madde.
Kilo verdirebilir mi?
Glikomannan reklamlarında iddia edildiği gibi obezite sorununa kesin bir çözüm değil ama bağırsaklarda şişerek doluluk hissi yaratması, sorunu sık sık acıkmak olan kişiler için yardımcı bir çözüm sağlayabilir. Ayrıca bağırsaklarda şişerek kitle oluşturduğundan lipitler gibi kan şekerinin dengelenmesinde, insülin direncinin azaltılmasında da yararlı olabiliyor.
Glikomannan nedir?
Glikomannan bazı bitkilerin hücre duvarının bileşiminde bulunan ve suda şişerek jelleşen bir polisakarit. Bu jelleşme özelliği nedeniyle besinlerde kıvam verici, emülsiyon yapıcı olarak Gıda katkıları arasında E425 kodu ile bilinen bileşen. Piyasada pazarlanan ürünler Japonya, Çin, Güneydoğu Asya gibi uzak doğu ülkelerinde yüzyıllardır besin ve sağlık amaçlı kullanılan Amorphaphallus konjac bitkisinin toprakaltı yumrularından elde ediliyor. Dünyada bilinen yaygın adı “konjac, konjaku” Uzakdoğu dillerindeki yerel isminden kaynaklanıyor. Bu bitkinin yumrularından elde edilen unu Japon ve Çin mutfağının zengin çeşitliliği içinde tanıdığımız noddle (Çin/Japon makarnası), tofu gibi isimlerle yer alıyor. Ülkemizde ise glikomannan, bizim yakından bildiğimiz Salep yumrularının temel bileşeni.
Geleneksel Çin tababetinde 2000 yıldır balgam söktürücü, tümör baskılayıcı, detoksifikasyon ve kan durgunluğunun iyileştirilmesi (eski Çin tıbbında çeşitli hastalıklara yol açan temel etkenlerden biri) gibi amaçlarla kullanıldığı kayıtlıdır. Uzak doğu halkları arasında ise astım, öksürük, fıtık, meme ağrısı, cilt hastalıkları (yanıklar, kan oturması vb.) gibi hastalıkların tedavisinde kullanıldığı bildirilmektedir.
Son 25 yılda yürütülen çalışmalar yüksek kolesterol, şeker metabolizması, kabızlık gibi sorunların tedavisinde ve bağırsak sağlığının korunmasında etkili olabileceğini ortaya koymaktadır. Ancak Amerikan İlaç Dairesi (FDA) tarafından yukarıdaki sorunların tedavisi amacıyla kullanımları onaylanmamıştır. Diğer taraftan, Kanada Sağlık Dairesi iştahın baskılanması, yüksek kolesterol ve kabızlık sorunlarında kullanılması ile ilgili bazı ürünlere onay vermiştir.
Kronik kabızlık tedavisinde şişme özelliğine sahip diğer bitki bileşenleri (karnıyarık tohumu, Guar gum, hindiba kökü) gibi şişerek ve su tutarak sorunun çözülmesinde yardımcı olmaktadır.
Şişman bireylerde kolesterol seviyesinin düzenlenmesinde yararlı olabilmektedir. Dört hafta süreyle sağlık bireylere günde 3,9 gram uygulandığında total kolesterol, LDL-kolesterol, trigliseritler ve sistolik kan basıncında düşme sağladığı bildiriliyor. Özellikle trigliseritlerde %23 azalma sağlamış. Çocuklarda yapılan araştırmada ise kız çocuklarda daha etkili olduğu gözlemlenmiş. Bir başka polisakarit olan “çitosan” (çok sayıda glikozamin ve asetil glikozamin bağlanması ile meydana gelen yapı) ile birlikte uygulandığında muhtemelen dışkı ile steroit atılımını artırmasına bağlı olarak glikomannanın etkisinin daha arttığı görülmüş.
Riskleri nedir?
Glikomannanlar polisakarit yapısında olduğundan tablet, kapsül ya da toz şeklinde yutulduğunda insan sağlığı üzerinde doğrudan bir olumsuz etkisi olması beklenmez. Ancak kullanımında bazı hususlara dikkat edilmesi gerekmektedir;
1. Yeterli su ile alınmaması durumunda boğaz, özefagus ve bağırsak tıkanması vakaları bildirilmektedir. Bu nedenle en az 250 mililitre (2 su bardağı) su ile alınması gerekir.
2. Yatmadan önce alınması önerilmemektedir.
3. Glikomannan ile yakın zaman dilimi içerisinde alınan ilaçların emilimini de etkileyeceği dikkate alınmalıdır. Bu nedenle, ağız yoluyla yaşamsal öneme sahip ilaçları kullanan kişiler; kalp ilaçları, kanser ilaçları vd. mutlaka eczacı ve hekime danışmalıdır.
4. Glikomannanların kolesterol, yağ, şeker gibi kilo aldırıcı besin bileşenleri gibi besinlerdeki yararlı bileşenlerin (vitaminler, mineraller, polifenoller, proteinler vd.) emilimini de etkileyebileceği göz ardı edilmemelidir.
Sonuç olarak bir mucize gibi lanse edilse de, sadece sıkı diyet, spor gibi düzenli ve programlı zayıflama rejimlerine destek verebilir. Yani, sıkıntıya girmeyim, bunu kullanıp zayıflayım diyen hazırlopçular için sadece para kaybı. Tabi risklerine ve ürün kalitesine dikkat etmek gerekiyor. Malum birilerinin çıkıp içerisine sibutramin katarak satması, hiç de uzak bir ihtimal değil!