Merhaba,
Yoğun iş temposu vb nedenlerle biraz ara verdiğim köşe yazılarıma yeniden devam ediyorum. Amacım sizlere homeopati ile ilgili bir farkındalık yaratmak ve konuya ilginizi çekebilmek. Bu amaçla, homeopati eğitimim sürecinde, beni homeopati ile tanıştıran değerli hocam Homeopat Rita Kaya ve sonrasında Dr. Gerhard Bleul’den aldığım ders notlarımı sizlerle paylaşıyorum.
Homeopati neydi kısaca hatırlayalım.
Homeopati, hastalığı değil hastayı tedavi eden ve vücudun dengesini yeniden oluşturan non-toksik bir iyileşme sanatıdır. Güvenilir ve bilimsel ilkelere dayanan ilaçlı bir tedavidir. Benzerler kuralına dayanan, tıbbın benzersiz bir sistemidir de diyebiliriz. Latince "homoeos=benzer" ve "pathos=hastalık" sözcüklerinin bir araya gelmesinden oluşur.
Homeopatinin kökeni tıbbın babası kabul edilen Hipokrat'a kadar uzanır. Hipokrat başyapıtında karşıtlar yasası ve benzerler yasasından söz ederek bunları birleştirmek istemiş ve bunu başarmıştır. Karşıtlar yasası hastalığı karşıt etki gösteren ilaçlarla tedavi etmeyi, benzerler yasası ise hastalığı benzer etki gösteren ilaçlarla tedavi etmeyi kapsar.
Günümüzden 200 yıl kadar önce Alman hekim, simyacı ve eczacı Samuel Hahnemann, eski tıp kitaplarını tercüme ederken tanıştığı bu yöntemi günışığına çıkarır, araştırır ve geliştirerek insanlığa armağan eder.
Homeopati, 200 yıldır tüm dünyada yaygın bir şekilde kullanılan bir doğal iyileşme sistemidir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından dünyada en yaygın kullanılan 2. büyük tedavi yöntemi olarak tanınmıştır.
Homeopatide hastalık benzer etki gösteren ilaçla tedavi edilir demiştik.
Daha açık bir tanımlama yapmak istersek şöyle diyebiliriz:
Sağlıklı bir insana verildiğinde bazı hastalık semptomlarına benzer birçok etkiyi gösteren bir ilaç, yeterince seyreltilmiş dozlarda verilince, o hastalığın tüm belirtilerini çabuk, köklü ve sürekli bir biçimde tam olarak ortadan kaldırma gücüne sahiptir.
Klasik tıpta ağrıyı ağrı kesici ilaçla, ateşi ateş düşürücü ilaçla, kaşıntıyı kaşıntı giderici ilaçla tedavi ederiz. Daha doğrusu semptomu baskılar, üzerini örteriz. Homeopatide ise ateşi ateş yapan, kaşıntıyı kaşıntı yapan ilaçla tedavi ederiz.
Aslında klasik tıpta da benzer uygulamaları görebiliriz. Örneğin; kansere sebep olan X ışınları ve radyum, aynı zamanda kanser tedavisinde de kullanılmaktadır.
Homeopatide fiziksel, duygusal ve mental hastalıklar ayrı ayrı tedavi edilmezler, hastanın şikayetleri bir bütünün parçaları gözüyle ve ayrıntılı olarak incelenir. Bu nedenle tedavi kişiye özeldir.
Homeopati kişinin sadece hasta kısmıyla değil, bütünüyle ilgilenir.
Homeopatik ilaçlar hamilelerde, yenidoğan (neonatal) dönemdeki bebeklerde ve ilaç alerjisi olan kişilerde de güvenle kullanılabilir.
Veteriner hekimlikte, hayvanlarda büyük bir başarıyla kullanılıyor. Ankara Üniversitesi Veterinerlik Fakültesinde bu konuda oldukça ileri çalışmalar var
Minimum doz ve tek ilaç ile tedavi edildiğinden yan etki yoktur.