Kanser tedavisinde yeni ve daha etkili antikanser bileşiklerin bulunmasına yönelik çalışmalarda doğal ürünler oldukça önemli bir yer edinmiştir. 300 den fazla yeni antikanser etkili olabilecek ilaç başvurusundan % 61 i doğal kaynaklı olduğu görülmektedir. Bugün kanser tedavisinde ilaç haline getirilmiş pek çok bitki bulunmaktadır. Catharanthus roseus (cezayir menekşesi) bitkisinden elde edilen vinkristin, Camptotheca acuminata dan elde edilen kamptotesin, Podophylli peltati bitkisinden elde edilen podofilotoksin gibi bileşikler sitotoksik etkili ve çeşitli kanser tedavilerinde kullanılan ilaçlardır.
Bu ilaç haline getirilmiş bitkiler dışında ,fitoterapide bitkileri kullanmaktaki amaç ;
.kemoterapi ve radyoterapinin toksisitesini azaltmak
.kanser ağrısını gidermek
.kaşeksiyi iyileştirmek
.ilerlemiş kanserlerde yaşam kalitesini yükseltmektir.
Astragalus membranaceus (geven ,astragalus) :Bitkinin köklerinden elde edilen ekstrat kitlelerin küçülmesine, hastanın genel durumunun iyileşmesine ve kemoterapi ilaçlarının toksik yan etkilerinin azalmasına yardımcı olur.
Uncaria tomentosa (cats claw ) : Bitkinin ekstresi kemoterapinin kemik iliğini baskılayıcı yan etkisini azaltığı görülmüştür.
Rosmarinus officinalis (biberiye ) : Biberiye bitkisinin sıvı ekstresi özellikle kalın bağırsak kanser hücreleri üzerinde etkili olduğu saptanmıştır.5-FU e dirençli kanser hücrelerine bile biberiye özütünün üremesini durdurduğu tespit edilmiştir.
Brassica oleracea (broccoli) : Kullanılan kısmı bitki filizleri. Mesane, kolon ve meme kanserlerinde etkilidir. Çiğ sebze veya haşlama suyu içilmelidir. İçerdiği sulforan mide barsak sisteminden emildikten sonra hızlıca idrar yoluna geçer ve mesanede mideye yakın bir alanda toplanır .Bu bulgu sulforanın mide ve mesane kanserine karşı koruyucu farmakokinetik etkisi olacağını göstermektedir.
Zingiberis rhizoma (zencefil) : Kanserli hastalarda mide bulantısı şikayetlerini azaltır. Zencefil meme kanseri hücrelerinin etrafa sıçramasını önlediği saptanmıştır. Yapılan başka çalışmada ise büyük hücreli akciğer kanser hücrelerini üremesini yavaşlattığı görülmüştür.
Ganoderma lucıdum ( reıshı mantarı): Reishi mantarındaki aktif maddelerin birçok kansere etkili olurken aynı zamanda kemoterapi ve radyoterapinin yan etkilerini de azaltmaktadır. Kimyasal hasarlanmalardan sonra verilen reishi mantarı karaciğer hasarlanmasını geri çevirdiği saptanmıştır.
Lentinula edodes (shiitake mantarı) : İçerdiği aktif bileşik lentinan mide kanserinde etkili olduğu ve bu etkiyide immünolojik aktivasyon yoluyla başardığı düşünülmektedir.
Curcuma longa (zerdeçal) : Son zamanlarda yapılan çalışmalar bitkinin antitümör ,antioksidan, hepatoprotektif , kolagog, antienflamtuar, aniflojistik ve antimikrobiyal etkileri üzerinde yoğunlaşmıştır. Aktif bileşeni kurkuminoitlerin en zor tedavi edilebilen pankreas kanseri hücrelerinin gelişimini engellediğini göstermektedir. Zerdeçal baş-boyun, cilt, idrar yolları, meme, kalın bağırsak ve rahim ağzı kanserlerinde de etkili olduğu görülmüştür. Ayrıca kemoterapi ilaçlarının karaciğere verdiği hasarı önlediği ve karaciğer değerlerini normale dönmesini sağladığı gösterilmiştir.
Nigellae sativa (çörek otu yağı ) : Çörek otu yağında bulunan timökinon birçok kanser hücresinin üremesini yavaşlattığı bulunmuştur. Meme , yumurtalık, kalınbağırsak, pankreas, rahim, kemik, prostat, akciğer kanseri, lenfoma, lösemi ve multple myeloma hücrelerine karşı etkili olduğu görülmüştür.
Thea sinensis (yeşil çay ): akciğer, baş-boyun, beyin, kalın bağırsak, karaciğer, lenfoma, lösemi, malign melanom, meme ve prostat kanserinde etkilidir. Siyah çayın fermente edilmemiş hali olan yeşil çayın ayrıca, kansere karşı koruyucu özelliği bulunmaktadır. Hem siyah hem de yeşil çay bol miktarda antioksidan madde içerir. İçinde polifenoller daha yüksek oranda olduğu için yeşil çay, siyah çaydan daha faydalı olduğu saptanmıştır. Yeşil çay, kuvvetli antikanserojen, antioksidan ve kilo kaybettirici bir besin maddesidir. Yeni yapılan bir çalışma, yeşil çay ve üzüm ekstraktlarının kansere karşı birbirlerinin etkilerini artırdığını ortaya koymaktadır.
Kanser tedavisine yardımcı olarak tıbbi bitkilerin kullanırken dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta da, kemoterapi veya radyoterapi alındığı üç gün öncesi ve sonrasında kullanmamaktır. Bu tıbbi bitkiler kemoterapinin etkinliğini azaltabilir veya etkinliğini artırarak istenmeyen toksik etkileri artırabilirler. Yanlızca zencefil bulantıyı önlemek amaçlı devamlı kullanılmasında bir sakınca olmadığı görülmüştür.
Bir umut olarak hastaların özellikle de kanser tedavisinde bitkilere başvurma oranı çok yüksektir. Ancak unutulmaması gereken bitkiler doğaldır fakat zararsız değillerdir. Kemoterapi alan hastaların bilinçsiz kullanmaları da tedavisini de olumsuz yönde etkileyebilir. Bu nedenle mutlaka uzman kişilerin bilgisi dahilinde kullanmaları tedavilerini olumlu yönde yansıyacaktır.