BİR ARKADAŞIMA DEĞİL,BANA

Eczaneler, oldum olası insanların sağlık sorunlarına cevap aradıkları yerler olmuştur. O kadar çeşitli sorularla karşılaşırız ki bazen soran kişi bir başkasını aracı olarak kullanmak zorunda kalır. Biz eczacılar bu duruma o kadar aşinayız ki, genellikle üstelemez ve rutin bir olay gibi ihtiyacı gidermeye çalışırız.

Soğuk savaş söylemleri yetmez gibi bu günlerde ekranları ve zihinlerimizi işgal eden bir Rusya Ukrayna savaşını yaşar olduk. İnsanlar , bazen hayatlarını kurtarmak, bazen de sevdiklerini olay yerinden uzak tutmak adına tarifsiz bir eforla bu savaş çılgınlığının içinden sağ kurtulmak, insanlık onurunu ve vatanını korumak mücadelesi vermeye başladılar.

Yüzlerce yıldır, dünyaya örnek verilecek insanlık misallerini tarihine altın harflerle yazdırmış olan Türkiye’m insanı, bu savaşta da farkını göstermiş, Kızılayı,Yeşilayı,doktoru ve eczacısı ile topyekün savaşın yarattığı kaos ortamında yaşama savaşı veren insanların imdadına yetişme telaşına düşmüştür.

Eczacılarımızın kurdukları gruplarda da görüyor ve yaşıyoruz ki, ilaç gibi daha pek çok hayati ihtiyaç belirleniyor, bunların hangi yollarla ve hangi kurumların eliyle ihtiyaç sahiplerine ulaştırılacağı konuşuluyor. Anlaşılıyor ki Türkiye’m eczacıları yine insanlık yarışında rüştünü ispatlayacak, hummalı bir organizasyon ve çalışmanın içine girmiş…

Bütün bunlar cereyan ederken, insanlarımız yaptıkları alicenaplığın büyüklüğünün bile farkında olmadan günlük hayatlarını idame ettirmeye çalışıyordu. Eczaneden içeri giren düzgün giyimli, yüzü insana güven telkin eden bir beyefendi bana yaklaşarak;
- Birkaç sorum var,yardımcı olabilir misiniz ? dedi.

Pek tabii olarak onu masama buyur ettim ve sohbet başladı. Müşterimiz 55 yaşlarında olduğunu, bir takım cinsel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlandığını bütün açık yürekliliğiyle ifade etti. Normalde bu kadar net verilerle, hele hele kendi problemi için yardım istemeye gelen sayısı
çok azdır, onlar da ıkına sıkıla dertlerini anlatmaya çalışırken araya karıştırdıkları alakasız laflarla kişinin gerçek sorununu içinden çıkılmaz bir sorun yumağı haline getiriyorlardı.

Çoğunlukla da tablo aşağıdaki gibidir:

- Ya benim bir arkadaşım (amcam, dostum, yakınım vs) sizden cinsel takviye almamı
söyledi. Yanlış anlamayın, benim böyle bir sorunum yok. Arkadaşım için…
Derken sorularımızın cevaplarına verilen kaçamak cevaplar ya da veremeyeceği cevapların
sonunda, ilaç talep edenin aslında kendisi olduğu sonucuna varıyorduk. Böylesi bir bilgi alma
mücadelesinin sonunda;

- Sen bu ilaçları arkadaşına götür, şöylece de kullansın,demek suretiyle sözü bitirmeye
çalışırken bazıları:
- Arkadaşı içindi haa… Söyleminden de geri kalmıyordu.

Bu yürekli ve açık sözlü arkadaşa teşekkür edip, gerekirse bir doktor yardımı almasını ve
ihtimalen kullanabileceği ürünlerin yanı sıra, yaşam şekline de dikkat etmesi gereken
hususlar da dahil olmak üzere, olabilecek her türlü yardımda bulundum. Teşekkür ederek
eczanemden ayrılışının hemen akabinde, bir hanımefendi müşteri içeri girdi ve direk bana
yöneldi.

Henüz masamın başından ayrılamamıştım.Hanımefendiyi de buyur edip oturmasını
sağladım. Bu hanımefendi müşterim de zaman zaman eczaneme gelir ve birtakım
ihtiyaçlarını karşılardı. Yine hangi ilacı isteyecek diye düşünürken, son derece rahat
tavırlarla,

- Eczacı Bey, dedi .Bazı cinsel sorunlarım var.

Bu söylem bana hiç yabancı değildi, demin eczanemden çıkan beyefendi de benzer
sözlerle masama oturmuştu. Artık şaşırma sırası bendeydi, bilmeden danışanlarıma farklı
bir mesaj mı veriyordum?

Çok geçmeden kendimi soruları soranın, cevaplayanı rahatlattığı yaklaşım şekli nedeniyle
en mahrem konularda bile, dağarcığımdaki bilgileri, karşımdakiyle paylaşır bir halde buldum.
Nasıl bu kadar rahat olduğumu ben bile anlayamıyordum. Danışanım ihtiyacı olan sorulara
cevap almanın tatminkarlığı ile eczanemi terk ederken, bu sefer ben kendi kendime
söyleniyordum.

-Evet bu bir ihtiyaç. Çözülmemesi halinde tarif edilemez boyutta psikososyal sorunlara ve
yaralara yol açabilecek bir durumdu…

Cep telefonumdan gelen mesajlara baktığımda: PHARMETİC Akademimizin düzenlediği,
CİNSEL SAĞLIK VE TADALAFİL 5 MG KULLANIM ALANLARI adlı toplantının da aynı
günün akşamına denk geldiğini gördüm. Şaşırmadım değil, bu kadar benzer sorun ve aynı
sorunun işlendiği eğitim, ilahi bir tevafukla aynı güne denk gelmişti.

Artık gitmekte kararsız olduğum toplantıya katılmak için önlenemez bir istek duyuyordum.
Uzun sözün kısası, katılan sevgili meslektaşlarım ayrıntılarına vakıf oldular. Toplantıda Sn.
Prof. Dr. Ege Can Şerefoğlu ve Dr.Selcen Bahadır tam da bugün ihtiyaç duyulan konulardan
söz ettiler.

Eczacılık eğitimi almış ve insanların en mahrem sorularına bile cevap vermeyi mesleki bir
erdem ve gereklilik olarak gören ben bile, doktorlarımızın sunumu sırasında sergiledikleri ve
örnekledikleri davranışları, bazen gözümü kaçırarak izledim.
Yaptıkları olağanüstü ve Türkiye’miz için yepyeni bir şeydi…

Cinsel Sağlık Koçluğu.

Verdikleri pek çok mesajın en önemlisi de biz eczacılara, belki de farkında olmadan empoze
ettikleri cesaretti.

Evet değerli meslektaşlarım, artık adı konmuş bir sorumluluğumuz da var.
Halkımızın yalan yanlış bilgilerle kurgulamaya ve sürdürmeye çalıştığı, cinsel sağlığının
yanı sıra, kaynağını buradan alan, psikososyal sorunların da çözüm noktası bizlerdik.

Bizi aşan olayları doktorlara yönlendirerek, eczanemiz atmosferinde çözebileceğimiz sorunlarına
da birer ‘’Cinsel Sağlık Koçu’’ gibi yaklaşmamızın zamanı geldiğini gördüm.

Tıpkı bugün eczaneme gelen yürekli danışanlarım gibi.”Bir arkadaşıma değil! Kendim için.”
Diyebilenler gibi… Kalın sağlıcakla.
İşl. Uz. Ecz. İbrahim YAVUZ

Önceki Uzm.Ecz.İbrahim YAVUZ Yazıları