Eczane İşletmede Stres

Günümüzde bireyler büyük çoğunlukla sahip oldukları hayatlarını, iş yaşantılarının çevresine
inşa etmektedirler. Sahip oldukları mesleğin özellikleri, avantaj ve dezavantajları tüm sosyal
hayatlarına etki etmektedir. Aile yaşantıları, sağlıkları, gelir düzeyleri ve bunlara bağlı olarak
yaşam kaliteleri iş dünyasında yaşadıkları ile paralel şekilde ilerlemekte ya da geriye
gitmektedir. İş hayatının etkin durumlarının başında stres gelmektedir. Dolayısıyla kişinin
etkisi altında kaldığı stresin şiddeti ve etkinliği yaşam kalitesine doğrudan etkimektedir. Buna
bağlı olarak her meslek grubu, kendi sahip olduğu özellikler nedeniyle, stresin farklı türlerine
ve farklı şiddetlerine maruz kalmaktadır. Yaş, çevre, iş ortamı, ekonomik ve politik faktörler
vb. değişkenler olarak ortaya çıkmaktadır. Eczacılık mesleği de diğer meslekler gibi kendine
özel stres faktörleri ile mücadele etmekte, eczacıların yaşam kalitesi de büyük oranda bu
mücadelenin seviyesi ve sonuçlarına göre şekillenmektedir.

Yaptığım tez çalışmamda, Eczacılık mesleği için, iş hayatındaki stres ve eczacıların yaşam
kalitesi arasındaki bağlantıyı inceledim; İstanbul ili içinde yer alan eczacılar arasında, NisanMayıs 2019 döneminde yaptığım anket sonuçlarına göre, elde ettiğim veriler önemli sonuçlar
içeriyordu. Meslek kolları içinde bizler, göreceli daha sakin bir grup olarak görünmemize
karşın birçok iç dinamiğe sahip olması nedeniyle, zaman zaman yoğun stres altında çalışan
insanların barındığı ekipler olarak ortaya çıkmaktayız. Eczacılık; konum, durum, çevre, yaş,
cinsiyet, ekonomik ve politik gelişmeler gibi birçok unsurun etkisinde kalabilen ve yaşanan
dalgalanmalardan etkilenebilen, ayrıca doğrudan insana dokunması nedeniyle birçok riski de
beraberinde taşıyan bir meslektir. Dolayısıyla eczacıların yaşam tarzları veya yaşamlarından
beklentilerini öğrenebilmek için meslek hayatlarındaki stres ve bundan nasıl etkilendiklerini
incelemek gerekmektedir. Bu amaç doğrultusunda hazırladığım çalışma; önceki dönemlerde
Eczacılara yönelik olarak yapılan benzer çalışmaların olmaması sebebi ile literatüre önemli
katkıda bulunacaktır, yapılacak benzer araştırmalara öncülük edecek olması da çalışmanın
önemini arz etmektedir.

Çalışma da genel olarak “Eczacıların iş stresi ve yaşam kalitesine etkisi ne seviyededir?”
sorusuna cevap aradım. Araştırmada anket yönteminden yararlandım. Hazırladığım anket
formları, Kişisel Bilgi Formu, İş Stresi Ölçeği ve Yaşam Kalitesi Ölçeğinden oluşmaktadır.
Bu doğrultuda İstanbul ilinde faaliyet gösteren eczacılar ile yapılan görüşmeler sonrasında
anketlerime cevap vermelerini istedim ve tüm soruların cevaplandığı anketleri çalışmaya
dahil ettim. İngilizce kökenli #39;#39;stress#39;#39; kelimesi aracılığıyla Türkçeye
geçtiği düşünülen stres kavramının anlam açısından “kişide birtakım sorunların, sıkıntıların
yol açtığı ruhsal gerilim, gerginlik, gerilme” tanımına karşılık geldiği bilinmektedir.
Stres etki olarak fiziksel ve psikolojik rahatsızlıklar yaratabilmekte ya da var olan
rahatsızlıklara hız kazandırabilmektedir. Bunun yanında işte doyumsuzluk ve performans gibi
sorunlara neden olabilmekte, çalışanlarda işten ayrılma ve devamsızlık durumlarında artışa
sebebiyet verebilmekte, depresyonun yanında çeşitli fiziksel ve psikolojik rahatsızlıklara yol
açabilmektedir. İş stresi; daha çok çalışandan beklenen görevlerle, üstlendiği işi gerektiği gibi
yerine getirememesiyle ortaya çıktığı için, Eczacılar tarafından önemle üzerinde durulması
gereken bir kavramdır. Buna ek olarak iş stresi; bireylerde fiziksel, duygusal ve psikolojik
reaksiyonlar ile vücut bulabilmektedir. Bir diğer adıyla meslek stresi, çalışanlarda bulunan
özelliklerin (yetenek, kabiliyet, bilgi vb.) ve gereksinimlerin iş şartları ile eşleşmemesi (eşit
veya üstünde olmaması) sonucu görülebilen ve işletmeye zarar verebilen bir durumdur.

Ekolojik olarak Eczacılık, toplumlarda en yüksek stresi barındıran kurumlar arasında yer
alırlar. Bu nedenle stres, Eczacıların en sık uğraşmak zorunda kaldığı sağlık problemleri
arasında ilk sıradadır. Duygusal etkileşimin en yoğun yaşandığı meslek kollarından biri olan
Eczacılık, bu etkileşimin sonucu olarak yoğun bir sorumluluk hissi ile karşı karşıya kalır. Bu
nedenle Eczacılar stresin yanı sıra tükenmişlikle de başa çıkmak zorundadırlar. Bazı kişisel
özellikler strese yol açabilmektedir, bunların bazıları; Kısa zaman dilimlerine daha fazla iş
sığdırma eğilim ve hırsı, Tik, kaş kaldırma ve hızlı göz kırpma gibi keskin hareketler, Dakikliğe
takıntı seviyesinde önem vermeleri, Kendisi yapsa daha iyi ve daha hızlı gerçekleşeceğini
düşündüğü işlerde başkalarının daha yavaş olduğunu gördüklerinde, onları izlerken sabırsızlık
göstermeleri, keyfi oyunlarda dahi hep karşı tarafı yenmek ya da oyunu kazanmak hırsına
sahip olmaları, başarı kriterlerinin çoğunlukla nitele göre değil de nicel olması. Bir diğer
deyişle yapılan işlerde kaliteye değil miktara önem vermesi, konuşmaları sırasında el kol
hareketlerini sıklıkla kullanmaları, Dudak ısırmak, kafa sallamak, masaya vurmak ve yumruk
sıkmak gibi konuşma sırasında yapılan davranışları yoğunlukla sergilemek, Trafikte ve benzeri
yerlerde önünde olan kişilerin daha hızlı olabileceğini düşünüp sabırsızlanmak ve bu nedenle
de çabuk öfkelenmek, Birden çok şeyi aynı anda yapmaya ya da düşünmeye çalışmak. Stres
dozunu artırıcı unsurlar olarak göze çarpmaktadır. Bazı durumlarda çalışanların stres seviyesi
yükselebilmektedir. Çalışanların alışkanlıklarını bırakmak zorunda kaldığı, işlerini kaybetme
risklerinin arttığı, daha az bir gelire mahkum edilmelerinin sağlandığı, çalışma koşullarının
kötüleştiren değişimler, çalışanlar için ciddi bir stres kaynağı olarak ortaya çıkmaktadır.

Eczacıların görev kapsamı, eczaneye gelen hastalara ve yakınlarının sorunlarına ilgi
göstermek, kullanılacak ilaçlarla ilgili bilgi vermek, sağlık ile ilgili soruları cevaplandırmak ve
doğru birimlere yönlendirmek (doktor, hastane, sağlık ocağı v.b.) ve bunlara ek olarak
anlaşmalı kurum ve kuruluşların işlemlerini yürütmek gibi birçok görev ve konu ile geniş bir
alanda tanımlanabilmektedir. Eczacılar bu çok çeşitli faaliyetler sırasında yaşanacak olayların
etkisiyle birçok stres unsuru ile karşı karşıya kalabilmektedirler.

Yörelere göre değişkenlik göstermekle birlikte, eczaneler genel olarak haftada 6 gün, saat
09.00-19.00 arası çalışmaktadırlar. Kasa kapanması, anlaşmalı kurumlara ve kuruluşlarla
yönelik çalışmalar ve temizlik gibi arka plan işleri ile birlikte (eczane kapatıldıktan sonra dahi)
eczaneden ayrılma süresi uzamakta ve mesai süreleri genişleyebilmektedir. Değişen
sürelerde gelen nöbetlerin de bu süre zarfına eklenmesinin ardından çalışma süreleri günde
11-12 saate haftada 66-72 saate karşılık gelmektedir. Yapılan bir ankete katılan eczacıların
%72,3’lük bir kısmı çalışma saatinin uzun olduğunu düşünmektedirler. Uzun çalışma
sürelerinin eczacılarda yarattığı en belirgin sorun ise strestir. Buna ek olarak gürültülü ve
kalabalık çalışma ortamı, dinlenme için uygun bir yerin olmadığı çalışma alanları, uygunsuz
fiziki koşullar ve eczanede yaşanan gereksiz ve rahatsız edici konuşmalar, eczacılarda stres
seviyesini yükselten olumsuz faktörler arasında sıralanabilecek ilk maddeler olarak göze
çarpmaktadır. Ülkemizin genel durumunu ortaya koyan ekonomik göstergelere ek olarak
gelecek hakkında belirsizlikler, ticari bir işletme olan eczanelerde ekonomik risk faktörlerinin
bulunması ve yoğun çalışma ortamında olmalarına karşın eczacıların büyük çoğunluğu
emeklerinin karşılığını almaktan çok uzak olduklarını düşünmektedir. Ecza depolarının
dağınık olması ve sayılarının az olması, ilaç tedariği ve ilacı hastaya en kısa sürede ulaştırma
çabasında olan eczacılarda bireysel olarak gerginliklere sebebiyet vermektedir. Bu gerginliğe
ilaç bekleyen hastaların tepkileri de eklendiğinde eczacıların iş stresi hızla katlanarak artmaktadır. İstem dışı ortaya çıkması, birçok insanı stres altına sokması, zaman zaman da
pes ettirmesi ile bilinen rekabet unsuru, her ne kadar eczaneler topluma sağlık hizmeti
vermekle bilinmekte olsalar da bir ticari kurum olmaları nedeniyle eczacılar arasında da
benzer etkiler yaratacak güce ulaşmakta, bireysel ve sektörel gerilimler ile strese yol
açabilmektedir. Kişisel gelişim uzmanlarının rekabeti geliştirici bir unsur olarak
tanımlamasına karşın insana ve sağlığa hizmet eden kurumlarda rekabetin seviyesi ve
ortamının belirsizlikler içermesi çeşitli sorunları da birlikte getirebilmektedir. Meslektaş ve
komşu olmalarına karşın bu rekabet ortamının getirileri nedeniyle eczacılar arasında irtibat
ve rekabete bağlı gerilimler ile stres oluştuğu bilinmektedir. Ayrıca bazı eczacıların illegal
yolları denemeleri ve bunların diğer tüm eczacılara mal edilmeside, yine eczacılarda büyük
rahatsızlıklar yaratmaktadır. Yaşanan bu sürtüşmeler ve rahatsızlıklar gerginlik ve stres
ortamını işaret etmektedir. Günümüzde bölgeden bölgeye, eczaneden eczaneye değişse de
eczanelerin en büyük müşterileri resmi kurum ve kuruluşlardır (SGK ve Özel Sigorta Şirketleri
de eczacıların müşteri grubu içinde kalmaktadır ) ancak bu grup, resmi kurum ve kuruluşların
yanında çok küçük bir dilimi oluşturmaktadır. Dolayısıyla yüklü miktarda alışveriş
gerçekleştiren SGK’nın yaptığı geri ödemelerde yaşanan aksamalar eczaneleri çok fazla
etkilemektedir.

Yapılan araştırmalara göre eczacıların büyük kısmı bu gecikmeler ve belirsizlikler nedeniyle
geçmişte çok yoğun stres altında çalışmak zorunda kalmışlardır. Bürokratik işlemlerin yoğun
olduğu eczacılık sektöründe ve kırtasiye işlerindeki fazlalık, iletişimde eksiklik, yetkili kişilerle
koordinasyon eksiklikleri vb. nedenlerden dolayı eczacıların yine büyük bir kesimi anlaşmalı
olduğu sağlık kurum ve kuruluşları ile ilişkilerinde sık sık sorun yaşadığını belirtmiştir.
Sağlık sektörünün büyük bir kısmını oluşturan eczacılık sektörü, bu özelliği nedeniyle
hastaların ve yakınlarının hem ihtiyaçları, hem sorunları hem de tavırları ile doğrudan
muhatap olmaktadır ve bu ilişki oldukça yoğun şekilde ve çoğunlukla yüz yüze
yaşanmaktadır. Başta resmi kurum ve kuruluşlar olmak üzere sağlık hizmeti alan hastaların
işlemlerinde muayene ve hastane evresinde yapılan hatalar eczacılar ile hastalar arasında
büyük gerginliklere sebebiyet verebilmektedir. Bu nedenle eczacıların büyük bir kısmı
hastalar ve yakınları ile büyük çaplı sıkıntılar yaşadıklarını ve manevi olarak büyük
yıpranmalar yaşadıklarını bildirmektedir.
Hem ekonomik hem de kurumsal koşullar karşısında sağlık güvencesi bulunmayan birçok
vatandaş isteklerinin karşılanması konusunda eczacılara baskı yapmaktadır. Özellikle;
Reçeteye ve kontrole tabii ürünlerin, sağlık ihtiyaçları gerekçesiyle talep edilmesi ve talepleri
karşılık görmeyen kişilerin, eczacıları zaman zaman fiziksel olarak dahi darp ettikleri
bilinmektedir. Eczacıların büyük çoğunluğu da yaşanan bu durumların kendilerini mental
olarak olumsuz etkilediğini ve kalıcı stres sorunlarına ittiğini belirtmektedir.

Eczacılık mesleğinin amaçlandığı gibi toplum yararına sürdürülebilmesi için bireysel özellikler,
çalışma koşulları ve mesleğe ilişkin bazı konular önem taşımaktadır. Bu konular hakkında
eczacıların görüşlerinin alındığı çalışmalar yapılacak yasal değişikliklere ve toplumsal görüş
revizyonlarına ışık tutacaktır. Eczacıların gelir düzeylerinin farklılık göstermesi ile birlikte,
yapılan araştırmalarda eczacıların gelirlerinin dörtte üçünün ilaçlar olduğunu belirlenmiştir.
Bu da eczacıların geri ödemelere bağımlı olduğunu göstermektedir.

Eczanelerine kaynak sağlamak için bankadan kredi almak, diğer varlık ve gelirlerinden
eczaneye aktarım yapmak veya tanıdıklarından borç almak durumunda kalan eczacıların
sadece üçte birinin eczane finansmanında eczane gelirleri yeterli olmaktadır.
Bunun yanı sıra eczacıların büyük çoğunluğu borçlu olduklarını ve borçlarını ödeyememe
kaygısı ile mesleğe devam ettiklerini bildirmişlerdir.

Aşırı iş yükü, eczacıların iş yaşamında karşılaştıkları bir diğer sorunu oluşturmaktadır.
Haftada 58 saat çalışan eczacıların üçte ikisi iş yükünü “ağır” olarak nitelendirmiştir.
Yapılan işin değerli ve önemli olduğu düşüncesi sayesinde iş yükünün ağırlığı karşısında dahi
bu yükün karşılanması konusunda çalışanlarda istek uyandırabilmektedir.
Mevcut çalışma koşulları içinde eczacıların dörtte biri serbest eczacılığa devam etmeyi
düşünmediğini, dörtte biri de serbest eczacılığın yanında başka bir iş daha yürütmeyi
düşündüğünü ifade edebilmektedir. Bu durum, eczacıların çalışma koşulları ile ilgili sıkıntılara
işaret etmesinin yanı sıra, eczacılıkta yaşanan sorunların ana faktörleri olarak işi bırakma
niyetinin esnek olmayan ve uzun çalışma saatlerinden, düşük gelirden, çalışanların yetersiz
olmasından, iş stresinden, iş doyumu sorunundan, hastalarla temas süresiyle vs ilişkili
olduğundan bahsedilebilir. Sonuç olarak, eczacıların çalışma koşullarına ilişkin geliştirdiği
olumsuz tutumlar, yaşadıkları stres ve iş-aile çatışması, sağlık sistemine ilişkin
düzenlemelerin gözden geçirilmesi gereğini ortaya koymaktadır. Serbest eczacıların sunduğu
farmasötik bakım hizmeti, dolayısıyla halk sağlığının geliştirilmesi, bu konuda atılması
gereken adımların atılması beklenmektedir. Özellikle Türk Eczacıları Birliği, Sosyal Güvenlik
Kurumu ve Sağlık Bakanlığı’nın serbest eczacı işgücünün niteliklerini ve çalışma koşullarını
iyileştirmek yolunda üstlenmeleri gereken rollere sahip çıkmaları sonucunda eczacıların
çalışma koşullarının iyileşmesi ve daha iyi hizmet vermeleri sağlanabilecektir.

Eczacılığın Osmanlıdan itibaren gelişimi incelendiğinde, farklı tarihlerde yapılan düzenlemeler
ile günümüze kadar faaliyetlerine devam ettikleri görülmektedir. Osmanlı döneminden
itibaren faaliyetlerini sürdüren eczacılar için, yönetim kademeleri tarafından düzenlenen
kanunlarda (1852’den 1953’e kadar tümünde) temel olarak eczacılık diploması şart
koşulmuştur. Dolayısı ile eczane açıp yönetim ve işletmesini yapabilmek adına eczacıların
görev ve sorumlulukları ortaya konmuş toplumun ihtiyacı olan sağlığa yönelik tedavi ürünü
ilaçlar ile diğer sağlık ürünlerinin temin edilmesi sağlanmıştır. Buna göre eczacılar toplumun
sağlık konularında tüm tedarik, bakım ve diğer taleplerini yasal mevzuatlar doğrultusunda
karşılayarak yaşam kalitelerinin arttırılmasını sağlamaktadır.
Böylece toplumların sağlık ile ilgili teşhisleri sonrasında tedavi süreçlerinde destekçilerinden
birisi de eczacılar olmaktadır.

Eczacılar, sorumlusu oldukları eczanelerde çeşitli sağlık, dermokozmetik, medikal, ortopedi,
besin destekleri gibi ürün ve hizmetlerin sunumunu gerçekleştirmektedir. Ancak eczacılar bu
faaliyetleri sırasında bir takım ulusal kurallara uymak durumundadır. Sağlık
Bakanlığı’na bağlı olan İl Sağlık Müdürlükleri kontrolünde eczanelerin çalışma saatleri illere
göre farklılık göstermektedir. Bu doğrultuda İstanbul’da eczaneler 1 Ocak 2017 tarihinden
itibaren hafta içi 09:00-19:00 saatlerinde faaliyet göstermektedir. Resmi tatil günleri ile dinimilli bayram günleri ve her gün 19:00’dan sonra olmak üzere “Nöbetçi Eczane” olarak belirli
eczaneler (İl Eczacı Odasınca belirlenip ilan edilen) çalışmalarına devam etmektedir.
Eczane ve eczacılar ile ilgili 2014 yılında yayınlanan “Eczacılar ve Eczaneler Hakkında
Yönetmelik” yürürlüğe konulmuş ve sorumluluklar, görev ve bağlı olunan kurumlar burada
ayrıca düzenlenmiştir. Bu yönetmeliğe göre; eczanelerin açık olduğu saatlerde sorumlu
eczacının sürekli olarak işinin başında bulunması gerekmekte, çeşitli nedenler ile (sağlık
sorunları, askerlik, vb.) bulanamayacağı ve 15 günü aşacak bu zamanlarda bu durumu
faaliyet gösterdikleri illerde bulunan İl Sağlık Müdürlüğü’ne bildirerek, yerine görev yapacak
vekilin belirtilmesi zorunlu hale gelmiştir. Yönetmelikle eczaneler hakkında birçok yasal
düzenleme getirilmiştir; Eczane tabelaları şartları (nöbetçi eczane tabelası dahil), İlaç takip
sistemi, Özel ilaçlar (psikotrop ve uyuşturucu vb. özel ilaçlar), Reçeteler (beyaz ve renkli),
Çalışma kıyafetleri, Eczanede satılabilecek ürünler, İnternet satış yapma yasağı, Eczane
kayıtlarının tutulması (dijital veya matbu defter ve diğer kayıtlar) Eczanelerin denetlenmesi,
Eczacıların birbiri arasında yapabilecekleri ilaç takasları, Eczacının 24 saati aşacak eczanede
bulunmama durumu sebebi ile birlikte İl yada İlçe Sağlık müdürlüğüne yazılı veya kayıtlı
elektronik posta ile bildirilmesi, gibi… İstanbul ilinde 5100 eczane araştırmamın evrenini
oluşturmaktadır. Bu eczanelerden iletişime geçilmiş 382 eczacının anketimi cevapladığı
görülmüş (eksik soru, birden fazla şık işaretlemeleri vb. sebeplerle) 22 anket kapsam dışı
bırakılarak 360 anket dikkate alınmıştır.

Araştırma, İstanbul ilindeki eczacılar ile sınırlı olduğu için genelleyemedim ve Nisan-Mayıs
2019 tarihlerinde eczacılık yapan kişilerle sınırlı kaldı. Araştırmamda ortaya çıkan hipotezler;
İş stresi eczacının cinsiyetine, medeni durumuna, yaşına, mesleki kıdemine, SGK anlaşması
olmasına, kazancını tatmin etmesine, mesleği isteyerek seçme durumuna, mesleğinden
memnuniyetine, farklı bir meslek icra etmeyi isteme durumlarına, gelecekte mesleğini devam
ettirme arzusuna göre farklılık göstermektedir. Araştırmaya katılan eczacıların %52’si kadın,
%74’ü evli, %53’ü 50 yaş ve üzeri, %77’si 10 yıl ve üzeri süredir eczacılık yapmakta, %98’inin
SGK ile anlaşması var, %52’si kazancından memnun, %75’i mesleğini isteyerek seçmiş, %65’i
seçtiği meslekten memnun, %40’ı farklı bir meslek icra etmek istemiyor ve %60’ı gelecekte
de eczacılık mesleğini yapmak istiyor olduğu belirtmiştir

Her şeyi yapmak için yeterli zamanınız var mı? İfadesi 2,62±0,97 ortalama ile en düşük
ortalamaya sahip olduğu tespit edilmiştir. Buna göre, araştırmaya katılan eczacıların he şeyi
yapmak için yeterli zamanlarının olmadığı ifade edilebilir.
İş yerinde diğer çalışanlarla iyi geçinirim. İfadesi 4,25±0,65 ortalama ile en yüksek ortalamaya
sahip olduğu tespit edilmiştir. Buna göre, araştırmaya katılan eczacıların iş yerinde diğer
çalışanlarla iyi geçindikleri ifade edilebilir. Araştırmaya katılan eczacıların yaşam kalitesi
ifadelerine verdikleri cevaplara ilişkin görüşlerinin ortaya konması için ifadelere ait ortalama
ve standart sapma değerleri verilmiştir. Bu değerlere göre; “Eczacı odaları bana esnek
çalışma saatleri ve koşulları sağlar.” İfadesi 2,21±1,05 ortalama ile en düşük ortalamaya sahip
olduğu tespit edilmiştir. Buna göre, araştırmaya katılan eczacıların eczacı odalarının esnek
çalışma saatleri ve koşulları sağlamadığı ifade edilebilir. “Etkin bir eczacılık yapmak için amaç
ve hedeflerim vardır.” İfadesi 3,95±0,84 ortalama ile en yüksek ortalamaya sahip olduğu
tespit edilmiştir. Buna göre, araştırmaya katılan eczacıların etkin bir eczacılık yapmak için
amaç ve hedeflerinin olduğu ifade edilebilir. Kadın ve erkek eczacıların iş stresinin benzer
düzeyde olduğu, dolayısıyla kadın ve erkek eczacıların yaşam kalitesi için de benzerdir
denebilir. Anket sonuçları bekar ve evli eczacıların iş stresinin benzer düzeyde olduğu
şeklinde yorumlanabilir.

Devamı için tıklayınız

Önceki Uzm.Ecz.İbrahim YAVUZ Yazıları