GIDA TAKVİYELERİ

Değerli meslektaşlarım, içinde bulunduğumuz covid 19 salgını ve sıklıkla gündemi işgal eden mutasyonlu virüs varyantlarından söz edilirken, bizleri çok rahatsız eden bir konu da, bu durumun gıda takviyeleri üzerinden suiistimal edilmesidir.

Gıda takviyelerinin reklamı veya tanıtımı eczanelerin vitrininden dahi yasakken, mevcut bir çok sosyal medyada, iletişim kanalları ve basın organlarında, özellikle toplumun tanıdığı, toplumca benimsenmiş ve toplumun güvenini kazanmış şöhretli kişiler aracılığıyla çok iddialı vaatlerle reklamı yapılmaktadır.

Aslında sağlık pazarlaması asla ve asla bu kişilerin görevi değildir. Bilerek bilmeyerek ya da reklama çıkmanın bedelini almakla iktifa edip yaratacağı sosyal sorunlar ve sorumluluklarla ilgilenmeyen bu şöhretamiz kişileri uyarmak, bilgi sahibi etmek te sağlık çalışanlarının görevleri arasındadır.

Bu uyarma neticesinde, onları insan sağlığına daha faydalı eylemlerde bulunmaya yöneltmek, farkında olmadan toplum sağlığına verdikleri zararları kısmen de olsa gidermek mümkün olabilir. Bu anlamda tabii ki görev bizlere düştüğü gibi Asıl: Sağlık Meslek Örgütlerinin el atıp, durumdan vazife çıkarmalarını gerektirecek bir projeler bütünüdür.

Hiç birimizin ( bana ne ) cilik yapamıyacağı ve sorumluluğumuz gereği yakından takip edeceğimiz önemli bir gündem maddesidir.

Tüm meslektaşlarım hem bilirler, hem de örneklerini yaşamışlardır… Bakkal market ve emsal yerlerde, hiçbir engelle karşılamadan Draje, Pulverize toz, Enjektör, Tablet vb farmasötik dozaj şekillerinde çeşitli şekerlemeler, çocukların dikkatini celb edecek renkler ve ambalajlar içinde satışa arz edilmektedir. Sırf bunlardan dolayı pek çok çocuğun allerji, boğulma ve türlü sağlık risklerine maruz kaldıkları bilinmektedir.

Basında da sıklıkla yer alan bu durum nedeniyle bir çok okulun kantinlerinde benzer ürünlerin satışı yasaklanmıştır. Bu anlamda Denetlenmeyen diğer satış kanallarında ise satışı maalesef devam etmektedir.

Çocuklarımız, geleceğimizi emanet edeceğimiz bu değerli varlıklarımızın her an yüz yüze gelebileceği bu tehlikeyi yeterince öteleyememiş ve engelleyememişken, bir de gıda takviyeleri adı altında yetişkinlerimizi de tehlike altına sokan yeni bir sıkıntı alanı doğurulmuştur.

Konu hakkında mevcut bilgilerimize gündemdeki gelişmeleri takip edip, malumat toplayarak müdahalemiz gereklidir.

Merdiven altı ya ada Tarım bakanlığından kolayca alınan bir takım ruhsat ve sertifikalarla, gerçek bir denetimden yoksun olarak piyasaya pompalanan bu ürünler, bahse konu iletişim araçlarıyla, toplumumuza öylesi vaatlerde bulunarak satılmaktadır ki. Allah muhafaza, bir çok hastamız, üstelik te ciddi paralar ödeyerek, bilimsel ve tıbbi tedavisini kesip, bunlara yönelmekte ve iyileşme beklentisi içine girmektedirler.

Biz 1. Basamak sağlık hizmet sunucuları ve insani hassasiyetlerimiz nedeniyle de olsa, benzeri beklentilere sokulan insanlarımızı uyarmak ve doğrularla bilglendirebilmek için, bu tür mecraların insafına terk edemeyiz.

Özellikle bu pandemi süresince bile, bütün aciliyetine rağmen, terapötik etkisi olan bir ilacın veya aşının kullanılabilir hale gelmesi için, nasıl bir süreçten geçmek zorunda olduğunu, hiç ilgisi olmayan vatandaşlarımız bile öğrenmiş ya da konuyla ilgili tartışmaları izlemiştir.

Böylece insan hayatı söz konusu olunca, sağlık alanında hizmet sunan bilim insanlarımız ve akademisyenlerimizin, nasıl bir titizlik içine girmek zorunda olduğunu, etkili maddelerin araştırmalarının ve farmasötik foma sahip bir ilaç haline gelmesinin ne kadar zorlu bir süreç gerektirdiği gözler önüne serilerek; böylesine yaygın bir pandemide araştırma sonuçlarından emin olmadan, bütün fazlardan başarıyla geçmeden, hiçbir ürünün ilaç olarak kullanıma sunulamayacağı, aceleye getirilerek sonradan telafisi mümkün olmayan sonuçlara yol açmamak kaygısından kaynaklandığını görmüş olduk.

Hal böyle iken, bu kadar fütursuzca üretilen ve kamu oyuna bilinçsizce dayatılan uyduruk gıda takviyelerinin, aslında beyan ettikleri etkileri azıyla ya ada çoğuyla sağladıklarının tartışılma zamanı gelmiştir. İlaçta aslolan optimum doz iken, günlük yaşamda karşılaştığımız ölüm nedenlerinin pek çoğunda bazı etkili maddelerin, yüksek dozlarda kontrolsüzce kullanıldığına şahit olmaktayız.

Yaşam koçluğu adı altında, hasta kabul edip, engin bilgilerini aktaranlar, Fonksiyonel Tıp okuyup Danışanlarına tedavi tavsiyesinde bulunanlar, Tamamlayıcı tıp uzmanlığı alıp sertifikalarla bu işi yürütenler, Hekimliğe soyunan Attarlar !

Bütün bu saydıklarımız ve saymadıklarımız, kendilerine birer dayanak olsun diye herhangi bir tıbbi otoritesi olmayan mercilerden aldıkları sertifikalarla, boylarının üzerinde büyük işlere kalkışıp, büyük vaatlerle tedavi merkezleri açmakta, basın ve medya yoluyla bunları duyurmaktan da kaçınmamaktadırlar.

Attarlar; tıpkı eczacılar a yapıldığı gibi, kendilerine çizilecek sınırlar içinde kalarak, bir takım baharat ot vb gibi ürünleri (Türk farmakopesine alınıp, yasa ile eczane dışında satışının yasak olduğu belirlenenlerin dışındakileri) tabii ki satacaklar. Onların da mesleklerini ve yaşamlarını sürdürmeye hakları vardır. Ama bunu başkalarından vazife aşırarak değil onurluca yapmaları gereklidir. Hele hele ürünlerini farmasötik formlara sokarak ilaç görüntüsüyle halka asla sunmamaları gerekmektedir. Bu farmasötik formların terapötik iddialarıysa hiç olmamalıdır. Aksini iddia etmeleri halinde, iddialarını ispata mecbur olup, tıbbi ve bilimsel kanıtlarını sunmak zorundadırlar.

Sorunun toplumsal zararlarını minimum seviyelere indirgemek için: gıda takviyeleri ve benzeri ürünler, bir Sağlık Beyanı İddiası varsa: Eczanelere Özel ve sadece Eczanelerde satılır ibareleriyle , iddia olunan sağlık beyanlarıyla en ideal ambalajda, en ideal saklama ve kullanma koşulları belirtilerek, takıp edilebilir bir kodlama sistemine dahil edilip, ambalajlanarak pazara sunulabilir.

Türkiyemiz ilaçta İTS kodlamasıyla Dünyaya örnek olmuş ve uygulamayı pazarlayabilir konuma gelmiştir. Gıda takviyelerinde de bir ilk e imza atıp bunu başarabilir.

Farmasötik formdaki bu ürünleri üretimden tüketime tüm kademelerinde izleyerek her türlü suiistimali önleyebilir, bunu uyumlu alt yapısı ile mevcut medula sistemini kullanarak eczaneler üzerinden gerçekleştirebilir, böylece sistemi ıslah ederek, Tüm Dünyaya örnek olacak yeni bir modeli ihraç bile edebilir.

Mavi Dünyamız eczacılığında devrim gerçekleştirebilecek bu uygulama ile ilgili alt yapı çalışmalarını, TİTCK, Türk Eczacılar Birliği, Eczacılar Odaları, Eczacı Sivil Toplum Öörgütleriyle, İlaç OTC Firmaları ve belki de SGK nın, gerekli tüm kurum ve kuruluşların katılımlıyla oluşturulacak çalıştay gruplarında olgunlaştırılabilir.

Sahadaki kaosa son verecek yasal düzenlemeyi de, siyasi otorite gerçekleştirerek bu kaotik ortama son verebilir, sağlığına tekrar kavuşmak için çırpınan insanların, ümit ve beklentilerinin boşa çıkarılması engellenebilir.

Yardımcı eczacılık, 2. Eczacılık gibi, Fazladan personel istihdamına zorlanan eczaneler için de bu eğitimli personeli en verimli bir şekilde kullanabileceği, kontrol edilebilir bir alan doğurulmuş olur.

Eczacı ve sivil kamu oyunu bu imkana kavuşturacak ve mahrum bırakmayacak girişimci ruhları şimdiden göreve çağırıyor, sahada parça parça ve etkisi duyurulamayan çalışmaların bir an önce ıslah edilmiş, örgütlü bir çalışma içine çekilerek, uygulanabilir formatlara dönüştürülmesi vaktidir,

Gelişmeleri hep birlikte izleyebilmek ve bu satırlarımda onların sonuçlarını tartışabilmek ümit ve beklentisiyle yeni bir yazımda görüşmek üzere şen ve esen kalınız…

İşl. Uzm. Ecz. İbrahim YAVUZ
[email protected]

Önceki Uzm.Ecz.İbrahim YAVUZ Yazıları