Alzheimer hastalığı, yakın zamanda dünyayı tehdit edebilecek en önemli hastalıklardan birisi olarak görülmektedir. Bundan dolayı tedavisine yönelik çalışma sayısı son yıllarda ciddi artış göstermiştir. Geçtiğimiz yıl ABD’de ilaç çalışmalarına ayrılan devlet bütçesinin önemli bir kısmı Alzheimer hastalığına ayrılmıştır. Yapılan analizlerde 2002-2012 yılları arasında 244 molekül üzerinde çalışma yapıldığı tespit edilmiştir. Fakat bunlardan sadece bir molekül etkili bulunarak piyasaya sürülebilmiştir. Bunun anlamı şudur; büyük bütçeler ayrılarak yapılan çalışmaların çok azı güzel sonuçlar vermiştir. Bu sonuçların bir kısmı umut vericidir.



Alzheimer hastalığının mevcut tedavisi hastalığın gidişini yavaşlatmakta fakat durdurmamaktadır. Elimizdeki tedavilerde iki farklı molekül kullanılmaktadır. Bunlardan birisi öğrenme enzimi olan asetilkolinin parçalanmasını önleyici, diğeri ise beyin hücre ölümünü engelleyici niteliktedir.



Alzheimer hastalarının beyninde iki anormal protein birikimi söz konusudur. Bunlardan bir tanesi amiloid plakları diğeri de tau yumaklarıdır. Bu iki anormal protein yeni tedavi çalışmaları için hedef konumundadır.



Yeni tedavi çalışmaları son döneme kadar amiloid plakları üzerine yoğunlaşmıştı. 2000li yılların başında yapılan bir aşı çalışmasının sonuçları, bu alanda bir hayal kırıklığı yarattı. Amiloid plaklarını temizleyen bir molekülle yapılan aşı çalışmasının sonucunda tatmin edici sonuçlar alınamadığı gibi bazı hastalarda beyin ve beyin zarı iltihabı gelişti. Aşı ile Alzheimere bağlı bulgularda anlamlı bir düzelme de görülmedi. Ama oldukça ilginç bir şey daha dikkat çekti. Bu da yapılan otopsilerde aşının amiloid plaklarını temizlediğinin görülmesiydi. Hastalar düzelmemişti fakat beyindeki amiloid plakları yok olmuştu. İşte hayal kırıklığı tam da buradaydı. Bilim insanları bu çalışmadan sonra şunu düşündüler; ‘‘Alzheimer hastalığının sebebi amiloid plaklarından başka bir şey olmalı, ya da aynı anda birkaç faktör birlikte etki gösteriyor olabilir mi?''



Bunun üzerine son dönemde tau yumaklarına karşı tedavi çalışmaları da yapılmaya başlandı. Onun dışında Alzheimer hastalığının bağışıklık sistemi ile de ilgili olabileceği düşünülerek bağışıklık sistemi üzerine etkili bazı moleküllerle de çalışılmaya başlandı. Hatta iltihabi bulguları ortadan kaldırarak hastalığın iyileşebileceğinden yola çıkıp buna yönelik ilaç çalışmaları da düzenlenmektedir. Kan beyin bariyerini sağlamlaştırmakla ilgili çalışmalara ise çok yakın zamanda başlanmıştır. Özetle Alzheimer hastalığı tedavisinde üzerinde çalışılan konular;



• Amiloid plaklarının oluşumunu engellemek, var olanı temizlemek


• Tau yumaklarının oluşumunu engellemek, var olanı temizlemek


• İltihabi yanıtı ortadan kaldırmak


• Bağışıklık sistemi hastalığı gibi düşünülerek yapılan tedavi çalışmaları


• Kan-beyin bariyerini kuvvetlendirebilecek tedavi çalışmaları


Bu mekanizmalar üzerinde yapılan çalışmalar sonucunda, umut vaad eden birkaç molekül bulunmaktadır. Piyasaya sürülebilmeleri için tüm aşamalardan geçer not alıp güvenilirliklerinin kanıtlanması gerekmektedir.



Kısacası; Alzheimer hastalığının nedeni kesin olarak bilinemediğinden, tedavi çalışmaları sadece hipotezler üzerinden devam etmektedir. Bilim insanları akıllarına gelebilecek her mekanizma üzerinde çalışmalar düzenlemeye devam etmektedirler. Sonuç olarak; ya neden saptanıp kesin tedavi çok daha kolay bir şekilde belirlenecek ya da hipotezler üzerinden yürütülen tedavi çalışmalarından birisi tesadüfi olarak sonuç verecektir. İkinci olasılık tıp dünyasında oldukça sık rastlanan bir durumdur. Kişisel kanaatim yakın gelecekte kesin tedavinin bulunacağı yönündedir.


Önceki UZM.DR.CEMİLE AYDIN Yazıları