Şöyle bir geriye dönüp baktığımda: az değil 1986 yılı Mayısından beri serbest eczacılık mesleğini sürdürdüğümü görürüm. Bunca yılın içine ne hatıralar sığdı, anlatamam…

Hiç unutamadıklarımdan biri, stajyerliğimle ilgili anılarımdır, Her yıl stajyer adaylarınca tazelendiğinden olsa gerek, sürekli dipdiri kala gelmiştir…
Her yıl, Senenin ilk yarısını doldururken, Göçmen kuşlar misali, Yüzünde yorgun argın ifadelerle kapımı çalarlar. Onların bu halleri canımı çok yakar. O anda kendimi ve staj yeri ararkenki ruh halimi anımsatırlar…
Kapısını çaldığım ilk eczaneden itibaren giderek azalan ümit ve takatimle,
- Hadi İbrahim, son bir gayret.

Diyerek, yeni bir Eczanede şansımı deniyordum. Sonuçta Babamın müdahalesi olasıya kadar, bu arayışım, nedenini anlatamadığım bir utangaçlık ve yılgınlık içinde devam etmişti.

İşte yeniden başlıyordu, her yeni stajyer müracaatında, onların görüntüsü ardıında benim ruhum beliriyordu. Yine ezilip, büzülerek - Sizde staj yapabilirmiyim. Sorusunu soran, bendim adeta…
Bu güzel yüreklerin, Gelceğe ilişkin, Kabına sığmayan Hayallerine, olmayan zamanım yüzünden ket vuramazdım. Hemen her müracaat eden İbrahim YAVUZ a,

-Tabii ki Eczanem senin emrindedir. Dediğim zaman, yüzlerinden yayılan o olağan üstü yaşam enerjisini ciğerlerimin en derinlerine kadar çekerek, sindire sindire hazmetmeye çalışırdım.

Eczanemde staja başladıkları ilk günden itibaren, mis gibi ütülenmiş, kar beyaz önlükleriyle, kenarda köşede utangaç, sıkılgan, elini nereye koyacağını bilemeyen halleriyle tarifi imkansız bir tatlılık arz ederler. Zamanla aramızda yaptığımız kısa süreli, eğitim içerikli sohbetlerden sonra, artan cesaretleriyle, eczanemin değişik köşelerinde adete birer kardelen çiçeği gibi açarlardı. Ben de onlara çaktırmadan izler, bu hallerinde kendimi hatırlarken, daha cesur olabilmeleri için nasıl bir strateji izleyeceğimi düşünürdüm.

Tek tek farklı psikolojik alt yapıları olan bu genç yürekleri, çok fazla işlerine müdahale etmeden, izlediğimi fark ettirmemeye çalışarak, anlamaya çalışırdım. Süreç içinde işimin verdiği stres ve işimle ilgili titizliğim yüzünden, onlara da sıkıntılı anlar yaşattığım olmuştur. Bu durumu farkeder etmez, telafisi için; bu defa ben çocuksu bir telaşa kapılırdım, yaptığımın yılların verdiği meslek tecrübelerinden kaynaklandığını, olası bir problemi gelişmeden önlemeye çalıştığımı vs. anlatmaya çalışırdım.

Hele hele

– Hocam, hocam diyerek etrafınızda dolanmaları, akademik kimliklerinin içine serbest eczacılıktaki, bazı insan ilişkileri ve ticari davranış modellerini katmaya çalışırken yaşadıkları, karmaşık duyguları bir görseniz…

Majistral ilaç yapmak işin kaçamağı olsa gerek ki, laboratuvara girmek için adeta yarışırlarken, sağlık sorununu anlatmaya çalışan; biraz stresli, biraz telaşlı, azcık ta sinirli müşterilere hep sizi öne sürerek kenar durmaya çalışırlar:

- Hocam, siz bakarmısınız…
O an anlarsınız ki onlara model olma zamanınızdır…
Staj devam ederken yaşanan kişisel sorunları, bize açamadıkları farklı problemleri biraz da eczane personelimin yardımıyla öğrenmeye çalışır, Bazen aralarından birinin doğum gününü kutlar, bazen de yolladığımız bir eğitimin özetini ekibimle beraber dinlemeye çalışırdım.
Bir eğitimci edasıyla öğrendiklerini nakletmeye çalışırken onları görmelisiniz. Öyle zamanlar olmuştur ki

- Çok iyi öğrenmişsin, çok iyi anlattın. Ben de kendime düşen payı aldım demişimdir. Gerçekten onlara bir şeyler öğretmeye çalışırken, aslında kendimi de güncellediğimi fark ediyordum. Bir yandan taptaze dimağların penceresinden dünyaya bakma fırsatı bulurken, diğer yandan Eczacılık fakültelerindeki yeni uygulamalardan haberdar oluyordum.

Ne heyecan ama, yeni bir şey öğrendiklerinde birbirleriyle paylaşmaları, zamanla siz gibi müşteri karşılamaya başlamaları…

Derken, sizin bir parçanız olmaya başladıklarını düşünmeye başladığınız bir zamanda da, hayatın gerçeği ile karşılaşırsınız; Evet… Stajın sonu gelmiştir, her şeyde olduğu gibi, bu işte de, sona gelinmiştir. Birden içinizi bir hüzün kaplar, oysa:

-böyle çok iyiydik. Diyesiniz vardır.

Eminim sizin, benim kadar, onların da boğazlarına bir şeyler düğümlenmektedir. Bazılarıyla çok özel yakınlıklar kurmuş, asla sizi ihmal etmemesini dileyen sözlerle uğurlarsınız, Bazıları da silik soluk, hayatınıza girip çıkmıştır.

İnanın onları çoğu zaman evlatlarımızın yerine ikame eder, ayrılıklarıyla yoklukları, derin boşluklar bırakır. Unutulmaz olanlarıyla, özel yetenekleriyle, hayat dolu halleriyle, bitmek tükenmek bilmeyen enerjileriyle bir anda ECZANELERİMİZİN KARDELENLERİ olmayı başaran bu cesur yüreklere içimden geçenleri seslenmek istiyorum:

-Hayatınız sürekli fark yaratarak, insanlığa güzellikler katarak, musmutlu ve dopdolu sürsün.

Dualarımı yolluyor, Helallik diliyorum.

Sevgiyle kalın

Ecz. İbrahim YAVUZ

mailto:[email protected]

Önceki Uzm.Ecz.İbrahim YAVUZ Yazıları