MUCİZEVİ BİLEŞEN KOLAJEN

Son dönemlerde adını sıklıkla duyduğumuz kolajen, cilt, kemik, kas, saç, tırnak, göz ve diş gibi birçok doku ve organın yapı taşı olup dokuların bir arada tutulmasını sağlayan, yapıştırıcı ya da çimento görevi gören bir çeşit proteindir. Kelime olarak Yunancadaki “colla” (tutkal) sözcüğünden gelir.

Kolajenin pek çok görevi vardır; doku onarımı, cilt elastikiyeti, eklem, kemik, bağ dokusu ve tendonlara destek sağlar, vücudun nem dengesinden sorumludur. Yaralı bölgelere yeni hücrelerin ulaşımını hızlandırıp yaraların daha çabuk iyileşmesine yardımcı olur, bağışıklık sistemini destekler, vücuda genel anlamda dinçlik verir.

Kolajen bilinen en sağlam ve dayanıklı biyolojik moleküldür diyebiliriz. Vücutta en fazla bulunanlar; Tip 1, Tip 2, Tip 3, Tip 4 ve Tip 5’tir.

• Tip 1: Cilt elastikiyetinden sorumludur, sıkılık ve parlaklık verir, kırışık oluşumuna karşı destektir. Cilt, kemik, kıkırdak ve dişlerde bulunur. Sıkı liflerden oluşur ve çelikten daha güçlü bir yapısı vardır.

• Tip 2: Eklemleri birleştiren bağ doku ve kıkırdaklarda bulunur. Eksikliğinde kıkırdak yoğunluğu azalır, eklem ağrıları ve kemik kırılmalarında artış görülür. Tip 2 kolajen, daha elastik liflerden oluşur; jelimsi yapısıyla kemiklerin birbirine sürtmesine engel olarak aşınmaya ve ağrıya engel olur.

• Tip 3: Organ, kas ve damarların elastikiyetini sağlar; cilt, saç ve tırnak yapısında bulunur.

• Tip 4: Cildin daha derin katmanlarında, sindirim ve solunum organlarını çevreleyen bazal lamina oluşumunda rol oynar.

• Tip 5: Plasental hücre zarı ve doku oluşumunda etkilidir.

Tip 1 ve Tip 3, vücut kolajeninin yüzde 90’ını oluşturur. Cilt, kas ve kemik sağlığı ile saç ve tırnak büyümesini destekler.

Vücut kolajeni, yaş alımı, sigara, alkol, stres, uykusuzluk, karbonhidrat ve şeker tüketimi, güneş, çevre kirliliği, hormonal bozukluklar, menopoz, otoimmün hastalıklar gibi nedenlerle giderek eksilir. 20’li yaşlardan sonra her yıl yüzde 1-2 oranında kaybolur; 40’lı yaşlarda yüzde 20’leri, 60’lı yaşlarda yüzde 50’leri geçen kolajen eksiklikleri görülebilir.

Kolajen sadece insanlarda ve hayvanlarda bulunan bir proteindir. Sığır, tavuk, balık gibi hayvanların eklem ve bağ dokularından elde edilir. Büyük moleküllü bir protein olduğundan ancak çok küçük moleküller haline getirilerek “peptit” formda bağırsaklardan emilimi sağlanabilir. Bu yüzden özellikle “hidrolize peptit kollajen” kullanımına dikkat edilmelidir.

Peki kolajen hangi formlarda alınmalıdır: Sıvı, toz, kapsül, tablet? Sıvı ya da su ile karıştırılarak sıvı hale gelen toz formların biyoyararlanımı, tablet ve kapsüllere göre daha yüksektir ve daha hızlı emilir. En iyi sonucu alabilmeniz için günlük 10 gr kolajen alımı tavsiye edilir ki bu durumda fazla sayıda tablet alınması gerekeceğinden sıvı ya da toz formları daha kullanışlı olacaktır.

C vitamini kolajen sentezinde önemli rol oynar. Bu nedenle C vitaminli, ayrıca hiyalüronik asit, biotin, koenzim Q10 gibi destekli kolajenleri piyasada bulabilirsiniz.

Kolajenin etkisi dört haftada başlar, sekiz haftada belirgin olarak görülür.
Yılda iki kez üçer aylık kürler halinde kullanılması ve gece yatmadan evvel günde bir kez alımı önerilir.

Önceki BİZDEN GELENLER Yazıları