Pandemi nedeniyle pek çok kişi eskisine göre daha az hareket ediyor. Daha hareketsiz bir yaşam ise özellikle sağlıksız beslenmeyle birleştiğinde yüzyılın en büyük problemlerinden biri olan obeziteye davetiye çıkarıyor. İnsülin direnci, kalp hastalıkları, kanser gibi pek çok önemli rahatsızlığını beraberinde getiren obeziteye dur demek ise aslında elimizde. Peki obezite nedir ve obeziteye nasıl “dur” diyebiliriz? Sözü Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Ziya Balta’ya bırakıyoruz.
Obezite Nedir?
Dünya Sağlık Örgütü’nün obeziteyi Beden Kitle İndeksi (BKİ) değerine göre belirlediğini anlatan Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Ziya Balta, “BKİ kilo cinsinden, vücut ağırlığının boy uzunluğunun metre cinsinden karesine bölünmesiyle (kg/m²) hesaplanır” diyor ve şöyle devam ediyor: “Eğer BKI 30 ve üzerinde bir değer ise kişiye obezite tanısı konur. Obezitenin derecelerine bakacak olursak; BKİ 30-35 kg/m2 arasında ise birinci derece, BKİ 35-40 kg/m2 arasında ise ikinci derece, BKİ 40 ve üstü bir değer ise durum, morbid obezite olarak tanımlanmaktadır.”
Obezite Cerrahisi Çeşitleri
Dünyada obezite ve metabolik cerrahi ile ilgili tanımlanmış birçok yöntem olmasına rağmen en sık uygulanan iki yöntem olduğunu belirten Ahmet Ziya Balta, bunların “RNY Gastrik Bypass” ve “Tüm Mide” ameliyatı olduğunu söylüyor: “Obezite ve metabolik cerrahide Dünya Sağlık Örgütü’nün belirlediği endikasyon; BKİ’nin 40 ve üzerinde olması ya da 35-40 arası olup beraberinde diyabet, hipertansiyon, uyku apnesi gibi yandaş hastalıkların bulunmasıdır. Bu endikasyonlar dahilinde hastaların ilk muayenesi, beslenme alışkanlıkları, tetkikleri ve endoskopik bulgularını değerlendirdikten sonra hastanın ameliyat tipine karar verilmesi gerekmektedir. Bu araştırmalar yapılmadan ameliyata karar vermek etik değildir.” RYN Gastrik Bypass (Mide Bypass Ameliyatı)
Peki obezite söz konusu olduğunda akla gelen mide Bypass ameliyatı nedir, ne değildir? Mide Bypass ameliyatının bir diğer adının R” YN Gastrik Bypass olduğunu ve bu ameliyatla midenin biri küçük ve diğeri büyük olan iki farklı bölüme ayrıldığını ve bu sayede midenin küçültüldüğünü anlatan Ahmet Ziya Balta, “Küçük mide bölümü ile ince bağırsak arasında yapılan yeni bağlantı şeklinde bir cerrahi operasyon türüdür. Bu operasyonlar genel olarak bariatrik cerrahi uygulamalarıdır ve obezitenin kalıcı olarak tedavisinde etkilidirler. Gastrik Bypass ameliyatı 1966’dan beri uygulanmakta olan ve sonuçları iyi bilinen bir cerrahi yöntemdir. Geri kilo alımı tüp mide operasyonuna oranla daha düşük olup bu yöntem hastanın reflüden de kurtulmasını sağlar. Gastrik Bypass operasyonu ile midesi küçültülen hasta daha küçük porsiyonlar tüketmekle birlikte ameliyatın anatomik yapısından dolayı tükettiği besinlerin bir kısmını sindirememektedir. Bu sayede tüp mideye göre daha kalıcı kilo verilmesini sağlar. Tüm obezite ameliyatlarında olduğu gibi bu ameliyat sonrasında da hastanın yeni yaşam tarzına ve diyetisyenimizle birlikte oluşturacakları beslenme düzenine uyması ameliyatın başarısı açısından son derece önemlidir” diyor.
Sleeve Gastrektomi (Tüp Mide Ameliyatı)
Tıbbi ismi ile “Sleeve Gastrektomi” olarak da bilinen “Tüp Mide Ameliyatı” ise günümüzde obezite ve metabolik cerrahide en sık yapılan ameliyat türü. Ahmet Ziya Balta, bu ameliyatta midenin yaklaşık %70-80’lik bölümünün çıkartıldığını, ameliyat sonrasında oluşan midenin tüpe benzediği için adına da tüp mide denildiğini anlatıyor: “Bu ameliyatla mide küçüldüğü için hastanın yediği porsiyon miktarı azalmakta ve buna bağlı olarak da hasta kilo vermeye başlamaktadır. Ameliyatın süresi ortalama bir saat olup RNY Gastrik Bypassa göre daha kısa süren bir ameliyattır. Mide-bağırsak sisteminde belirgin anatomik değişikliğe sebep olmayan tüm mide ameliyatı sonrasında da hastanın yeni yaşam tarzına ve beslenme düzenine uyumu ameliyatın başarısı için önemlidir.”
Metabolik Sendrom Nedir?
Obezite ve Metabolik Sendromun birbiri ile yakın ilişkili olduğunu ve sıklıkla birlikte görülen durumlar olduğunun altını çizen Ahmet Ziya Balta, “Metabolik sendrom, artmış bel çevresi, kan şekeri düzeyinin yüksekliği, hipertansiyon ve kan yağlarında yükselme durumudur. Metabolik Sendrom ile insülin direnci arasında yakın ilişki vardır. Obez hastalarda görülen insülin direnci kalp-damar sağlığını kötü yönde etkilemekte ve mutlaka tedavi edilmesi gerekir” diyor.
Metabolik Cerrahi
Mide-bağırsak sistemi üzerinde yapılan ameliyatlar sonucunda Metabolik Sendromun düzeldiği cerrahilere “Metabolik Cerrahi” denildiğini anlatan Ahmet Ziya Balta, Metabolik Sendrom sıklıkla obezite ile birliktedir. Obezite ve metabolik cerrahi ameliyatları ile obezitenin ve karın içi organların etrafındaki yağlanmanın azaltılarak insülin direncinin ortadan kaldırılması amaçlanır. Ayrıca bir takım hormonal mekanizmalar ile pankreastan insülin salınımı artarak diyabet yani şeker hastalığı da düzelir. Böylece hastaların birçoğu kullandığı ilaçlardan kurtulur. Bu nedenle halk arasında bu ameliyatlar şeker ameliyatı olarak bilinmektedir” diyor.
Mide Balonu
Mide balonunun obezite cerrahisine uygun olmayan ancak aşırı kilolu olan bireylerde uygulandığını ve cerrahi olmayan bir yöntem olduğunu belirten Ahmet Ziya Balta, temelde mide içinde hacim kaplayarak daha az miktarda yemek yenmesinin amaçlandığını anlatıyor. Mide balonu işleminin ortalama 15-20 kg fazlası olan kişilere uygulanabileceğini aktaran Ahmet Ziya Balta, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Uygulamada kullanılan balonlar 6 ay ve 1 yıllık olmak üzere iki şekildedir. Uygulama endoskopik olarak yapılır. İşlem ortalama 20 dakika sürer, hasta aynı gün evine döner. Besleme ve yeni yaşam tarzı değişikliğine uyulduğu takdirde ayda ortalama 2-2,5 kg verilebilir. Mide balonu cerrahi bir işlem olmadığından midede anatomik bir değişim söz konusu değildir. Bu sebeple uygulama sonrasında hasta kurallara uymadığı takdirde tekrar kilo alma ihtimali diğer obezite cerrahisi yöntemlerine göre daha yüksektir.”