Dünya genelinde yaşanan COVID-19 salgını, doğrudan bireyin hayatında ve dolaylı olarak da aile düzeninde değişimlere neden oluyor. Ebeveynlerin çoğunlukla evden çalışıyor olmaları ve çocukların eğitimlerinin kendi evlerinde online ya da televizyon üzerinden verildiği bir sisteme geçilmesi, aile bireylerinin sürekli olarak ve sadece birbirleri ile temasta olmaları sonucunu doğuruyor. Bu durum kaygının kontrol edilmesini de giderek zorlaştırıyor. Yaratıcı Ebeveyn Platformu’nun uzmanları salgın döneminin çocuklar üzerindeki etkilerini ve bu süreçte atılması gereken adımları anlatıyor.
2020’nin ilk yarısında tüm dünya gündemine damgasını vuran Koronavirüs (COVID-19) salgını ve hastalığın bize ve sevdiklerimize bulaşma ihtimali, hepimizde korkuya ve şimdiye kadar rastlamadığımız büyüklükte bir belirsizliğe neden oldu. Çocuklar ebeveynlerini her an izlerler, herkesin evde olduğu bu dönemde ebeveynlerin mümkün olduğu kadar belirsizliği azaltması ve yeterlilik algısını artırması gerekir. Yetişkinlerde olduğu gibi çocuklarda da korku, gerginlik, uyku problemleri, ağlama, dikkat eksikliği, güvensizlik gibi olumsuz duygular görülebilmektedir. Çocuklar durumun belirsizliği ile daha çok kaygıya kapılırlar. Bu nedenle ebeveynler onların sorularına cevap vermeye hazır olmalıdır.
SALGIN ÇOCUĞA NASIL ANLATILMALIDIR?
Belirsizliği belirli hale getirmek için salgın ve sonuçları hakkında çocuk ile açık bir şekilde konuşulması gerekir. İlk olarak çocuğa rahatça soru sorabileceği bir ortam sağlanmalı ve sorular çocuğun anlayabileceği bir şekilde cevaplanmalıdır. Olumsuz bir senaryodan bahsedilmemelidir, umutsuz söylemler onun gelecek hakkında kaygılanmasına ve fiziksel - ruhsal sağlığının zarar görmesine sebep olur. Çocuğun yaşı ve gelişim dönemi göz önünde bulundurularak bilgi verilmelidir. Çocuklar salgının ne olduğunu ve sonuçlarını anlamlandırmakta zorlanabilirler, soruları tekrar tekrar sorabilirler. Sordukları sorular geçiştirilmeden, vücut dili kullanılarak ve göz teması kurularak cevaplanmalıdır.
Koronavirüsün yeni bir virüs olduğu, sebep olduğu hastalığa COVID-19 denildiği, dünyada birçok kişinin hastalandığını ama çoğunun durumunun sağlık çalışanlarının müdahaleleri sayesinde iyi olduğu belirtilebilir. Uzmanların bu konuda yeni çalışmalar geliştirdiği, her hastanın bu virüsü taşımadığı, çocukların nadiren hasta oldukları ve hastalığın onlarda daha hafif bir seyirde ilerlediği, yine de hijyene dikkat edilmesinin önemli olduğu, oyuncaklar üzerinden anlatılarak belirtilebilir. Neden fiziksel temastan kaçınıldığını somutlaştırarak anlatmak, çocuğun daha kolay anlamasına yardımcı olur.
ÇOCUKLAR SOSYAL İZOLASYONDAN TEDİRGİN OLABİLİR
Salgın ile birlikte hayatlarımızda birçok değişim oldu. Bu geçici sürece çocukları adapte edebilmek için ebeveynler sakin kalmalı ve günlük rutinleri tekrar şekillendirmeli. Çocukların verdikleri tepkiler ve duygu değişimleri yaşlarına göre farklı olacaktır, bu nedenle adaptasyon süreçleri de farklı ele alınmalı.
Okul çağındaki çocuklar, önce ders ve diğer sorumluluklarını yerine getirmeli, sonra aile içi sosyal aktivitelere geçmeli. 10 yaş ve üzeri çocuk ve gençler günlük rutinlerinin oluşturulmasında söz sahibi olmalı. Ebeveynlerinin bu yaklaşımları çocukların duygularını adlandırmasına ve sahip çıkmasına yardımcı olur. Ergenlerde ise okul yaşamının kaybı sosyal hayatın kaybı anlamına gelir, kendilerini mutsuz ve kaygılı hissedebilirler. Duygularını tanımlamaları ebeveynleri tarafından desteklenmelidir.
Çocuklarda geçici bir dönem için bazı korku belirtileri, uykusuzluk ve konsantrasyon eksikliği görülebilir fakat salgın nedenli ağır bir ruhsal bozukluk görülmemektedir. Bu süreçte yakınlarını kaybedenler, öncesinde çeşitli ruhsal sorunları veya travmatik yaşantıları olanlar artmış ruhsal bozukluk riski altındadır. Aşağıdaki belirtiler iki haftayı aşkın süre boyunca görülürse profesyonel destek gerekebilir:
• Davranış ve becerilerde gerileme,
• Ebeveynlere aşırı bağlanma, aşırı korkma, yatak ıslatma, kabus görme,
• Uyku sorunları, konsantrasyon problemleri ve iştahsızlık,
• Alkol kullanımı, sigara kullanımı gibi kötü alışkanlıklara yatkınlık,
• Huzursuzluk ve saldırganlık,
• Nedeni bilinmeyen ağrılar, konuşmada bozukluklar,
• Tırnak yeme, parmak emme gibi davranış bozukluklarının ortaya çıkması,
• İçe kapanıklık ve ağlamak,
• Yaşından küçük davranışlar sergileme.
Bu süreçte çocuğa sevildiği ve güvende olduğu, ebeveynleri tarafından hissettirilmelidir. Çocuk duyguları ya da davranışları ile ilgili konuşmak istemiyorsa ebeveynleri konuşması için ısrar etmemelidir.
Her çocuğun ölüm kavramına dair algısı değişiklik göstermektedir. Ölümün daimi olduğunu ve fiziksel gerçekliğini anlamaları için ebeveynlerinin yardımı gerekebilir. Ölen kişinin geri gelmesine dair duydukları istek ile farklı deneyimler yaşayabilirler, öfke ve dürtüsel hareketler tetiklenebilir. Ölümler konusunda kendini suçlu hissetmemesi, bunun bir ceza olmadığı ebeveynleri tarafından açıklanmalıdır.
UZAKTAN EĞİTİM SÜRECİNDE RUTİNE BAĞLI KALIN
Yeni tip koronavirüs salgının ülkemizde tespitinin ardından, 16 Mart itibari ile salgın ile mücadele önlemi olarak okullar kapatıldı ve bu günlerde milyonlarca öğrenci uzaktan eğitim ile derslere evlerinden katılmaya başladı.
Çocuklar rutinleri belli olduğunda kendilerini daha güvende hissederler. Okulların kapalı olacağı ve uzaktan eğitimin sürdürüleceği bu dönemde ebeveynler çocuklarının akşam yatma ve sabah uyanma zamanlarını, okul halen varmış gibi devam ettirmeli, çocuklar ders öncesi aynı şeklide kahvaltılarını yapmalı. Uzaktan eğitim için evde yapılması gereken en önemli adım uyaranın olabildiğince az olduğu bir ortamı çocuğun ders zamanları için organize etmektir.
Ebeveynlerin uzaktan eğitim döneminde atlamaması gereken diğer bir adım ise ödevlerin zamanında ve tam yapılmasını düzenli olarak kontrol etmektir. Ders aralarında kısa molalar verilecektir, öğrencilerin bu molaları telefon ve tablet ile geçirmeleri derse adapte olmalarını zorlaştıracağı için engellenmelidir. Ebeveynler ve çocuklar oyun için de birlikte bir zaman ayrımı belirlemelidir. Çocuklar için ders dışı zamanların da planlanması, belli bir programın olması, çocukların bu sürece alışmalarını kolaylaştırmak açısından önemlidir.