Terleme vücut ısı düzenlemesinin fizyolojik parçası. Ancak yüz – baş bölgesi aşırı terlemesi hatta terlemeye eşlik eden kızarma sosyal ilişkilerimiz olumsuz etkileyebilen ve sosyal fobiye dahi sebep olabilen bir durumdur. Yüzde aşırı terleme özelikle alın terlemeleri gözde terin irritasyonu ile görme fonksiyonunu olumsuz etkileyebilmektedir. Bu kişilerde bazen psikolojik sorunlar bu sorun çözümsüz kaldığında daha da derinleşebilmektedir. Bu nedenle kızarma ve terleme endişesi nedeniyle hastalar hiçbir ortama girmek istemezler ve konsantrasyonlarını toplamada zorluk yaşarlar. Yüzde aşırı terleme koku olumsuzluğunu da getirmektedir. Yaşamlarını negatif etkileyen bu durum gerçekten rahatsız edici ve can sıkıcı olabilmektedir. Depresyon, sosyal fobi gelişebilmektedir.




Yüz ve baş bölgesinde aşırı terleme-hiperhidrozisin sorumlusu ekrin ter bezleridir ve sempatik sinirler tarafından kolinerjik ile uyarılmaktadır. Ayaktan sonra cm2 de 360 adet ekrin ter bezi ile alın yüzde en sık aşırı terlemenin görüldüğü alandır. Hiperhidroziste deride ekrin ter bezlerinde kalitatif ve kantitatif bir değişiklik olmadığı saptanmıştır. Hiperhidrozisin sempatik sistemin aşırı çalışmasından kaynaklandığı düşünülmektedir. Bunda hipotalamus, deri ve vücuttaki ısı düzenlemesinden sorumlu reseptörlerin yanlış çalışması rol oynamaktadır.




Şeker hastalarında gece terlemesi:



İnsülin veya hap kullanan şeker hastalarında geceleri buna bağlı olarak gece terlemesi olur. Kan şekerinin düşmesi ile kendini belli eder. Şeker hastalarında gece terlemesi belirgin ve sık olarak gözlenmektedir. Diabetli hastalarda nöropatilere bağlı olarak %69 oranında gözlenmektedir.



Tedbir olarak; Gece yatmadan hafif ve protein ağırlıklı beslenmeli. Ara öğün 30-60 gram protein, 15-30 gram ise karbonhidrat içerebilir. Karaciğer proteini yavaş işleyeceği için gece boyunca vücudunuza yeterli miktarda şeker yüklemesi sağlanmış olacaktır. Böylece gece terlemesini doğal yollardan kontrol edebilirsiniz. Düzenli olarak gün ortasında mesela, öğleden sonra iki gibi mutlaka şekerin ölçülmesi ve not alınması gün içerisinde şekerinizin neden etkilendiğini tespit ederek gece terlemesini de bir nevi kontrol alma şansınız yüksek olacaktır.



Gustatory terleme, yiyecek ya da içeceğin yutulması ile ortaya çıkan yüz terlemesidir, Diyabetes Mellitus’ da nadir görülen fakat bilinen bir komplikasyondur. Diyabete bağlı gustatory terlemesi bazen diabetik nefropati ile yakın olarak ilişkilendirilir. Diyabetik hastalardaki terleme bileteraldir ancak parotireidektomi, baş boyun cerrahisindeki fasiyal sinir diseksiyonu ile gelişen Frey sendromunda ise terleme tek taraflıdır.



Frey Sendromu;



Frey sendromu gustatuar hiperhidrozisin özel bir fromudur. Parotid bezinde cerrahi,travma,abse veya diğer hastalıkları(zona gibi) takiben birkaç hafta-ay sonra yeme,içme ve çiğneme gibi tükrük salgılanmasını sağlayan uyarıları takiben yanakta ve boyunda vazodilatasyon ve terleme gelişmektedir. Terleme sıklıkla yüzde aurikülotemporal sinirin innerve ettiği alanda görülür. Parotis yada tükürük bezlerinin normal yada tümör cerrahisi sonrası parasempatik sinirlerin yanlış iyileşmesi ile ortaya çıkmaktadır. Parotis bezi cerrahisini takiben hastaların %40’ında görülebilir. Ayrıca yenidoğanda forsepsle doğumlarda ortaya çıkabilmektedir.



Tedavide öncelikle topikal skopolamin kullanımına odaklanılmıştır ancak sistemik absorbsiyona uğrayarak merkezi sinir sistemi üzerinde ciddi yan etkiler oluşturabilecek olması endişe yaratmıştır. Topikal glikopirolat ve botulinum toksin tip A intrakütan enjeksiyonu olmak üzere çeşitli tedaviler denenmiştir. Her iki tedavininde oldukça etkili olduğu bildirilmiştir.



Amerikan Milli Formüleri’nde yer alan Glikopirolat 0.5% topikal preparatlar diyabetik terleme ve Frey sendromunun tedavisinde kullanılmıştır.



Formül:






Formülde yer alan maddeler:



Glikopirolat- Glikopironyum bromür- Glycopyrronium bromid [ASK; INN; Ph.Eur.]:



Glikopirolat, peptik ülser hastalığının tedavisinde ve solunum yolunda aşırı salgı ve sekresyonu önlemede preoperatif amaçla kullanılan antimuskarinik, sentetik kuaterner amonyum bileşiğidir. Beyaz, kokusuz, acı tatlı kristal tozdur. 1 g madde 4.2 ml suda, 30 ml alkolde çözünür. Hidroskopiktir, ısı ve ışığa dayanıklıdır. Oral ve parenteral formülasyonları peptik ülserlerin tedavi ve önlenmesinde endikedir. Ancak, hem potansiyel yan etkileri hem de daha etkili alternatif ilaçlar bulunması nedeniyle bu endikasyon için nadiren kullanılır. Glikopirolat parenteral yoldan prenanestezik veya intraoperatif antimuskarinik olarak kullanılır. Buna ek olarak, intravenöz glikopirolat nöromüsküler blokajın tersine çevrilmesi için de kullanılır. Glikopirolat oral solüsyon bazı nörolojik sorunları olan çocuklar ve ergenlerde (3-16 yaş) ağır kronik salya akıntısını azaltma k için kullanılır. Glikopirolat bir kuvaterner (yani, yüklü) bir bileşik olduğundan, santral sinir sistemine penetre olması ve atropin veya skopolamine göre daha olumsuz etkilere neden olma olasılığı daha azdır. Aynı nedenle, glikopirolat organofosfat insektisit toksisitesinin tedavisinde kullanılmamalıdır. Buna ek olarak, iyon yükü durumu oral biyoyararlanımını azaltır ve bu nedenle, enteral ve parenteral dozlar arasında önemli bir fark vardır. Glikopirolat FDA tarafından 1961 yılında onaylanmıştır. FDA oral glikopirolat çözeltisini (Cuvposa ) Temmuz 2010'da onaylamıştır. Glikopironyum bromür yetişkinlerde kronik obstrüktif akciğer hastalığı semptomlarını hafifletmeye yönelik devam tedavisinde kullanılmak üzere Ağustos 2012'de EMA tarafından onaylanmıştır.



Glikopironyum bromür'ün anne sütü ile atılıp atılmadığı bilinmemektedir. Glikopirolat gibi antikolinerjik ilaçlar kronik olarak kullanıldıklarında, özellikle başlangıç dönemindeki laktasyonu baskılayabilirler.



Glikopirolat, peptik ülser hastalığının tedavisinde ve solunum yolunda aşırı salgı ve sekresyonu önlemede preoperatif amaçla kullanılan antimuskarinik, sentetik kuaterner amonyum bileşiğidir. Beyaz, kokusuz, acı tatlı kristal tozdur. 1 g madde 4.2 ml suda, 30 ml alkolde çözünür. Hidroskopiktir, ısı ve ışığa dayanıklıdır.



Emulsion Base:



Dermabase krem, kokusuz, yıkanabilir, su içinde yağ emülsiyon tipi krem bazdır. Saf su, minarel yağı, petrolatum, setostearil alkol, propilen glikol, sodyum lauril sülfat, izopropil palmitat, imidazolidinil üre, metil paraben ve propil paraben içerir. Beyaz, hafif,hoş kokulu, pürüzsüz, suyla yıkanabilen bir kremdir.



Polyethylene Glycol Ointment:



Polietilen glikol, su ve etilen oksit polimeri ilavelidir. Oda sıcaklığında 200-600 arası moleküler ağırlığa sahip PEG’ler sıvıdır ve bu molekül ağırlığı katılardan 1000 kat daha büyüktür. Sıvı PEG’lerberrak, renksiz veya açık sarı renkte viskoz sıvılar olup hafiftirler. Karakteristik koku ve acı tada sahiptirler. Sıvı PEG’lerin yoğunluğu 1.11 - 1.14 g/ml aralığındadır. Katı PEG’ler beyaz veya kirli beyaz pastalar, mumlu pullar veya serbest akışlı tozlardır. Katı PEG’lerin yoğunluğu 1.15-1.21 g/ml aralığındadır. PEG’ler kimyasal olarak stabildir, mikrobiyal büyümeyi desteklemezler. Fiziksel olarak PEG bazları fenol, tanik asit veya salisilik asit ile karıştırıldığında yumuşayabilirler.



Polybase, çeşitli moleküler ağırlığındaki PEG’lerin homojen bir karışımından oluşan, önceden karıştırılmış, suda çözünebilen süpozituvar bazdır. PEG’ler (ortalama molekül ağırlığı yaklaşık 3440 olanlar) ve polisorbat 80 içerir. Suda çözünebilir veya suyla karışabilir bir bazın tercih edildiği fitil veya pastillerin hazırlanmasında kullanılır. Sıvılarda çözünerek ilaçları serbest bırakırlar. Hafif bir PEG kokusu olan beyaz bir katıdır ve özgül ağırlığı 1, 177’ dir. Bu bazdan hazırlanan ürünler polistiren kaplarda saklanmamalı veya dağıtılmamalıdır.



Formül;



Rp.



Polyethylene Glycol 400 60%



Polyethylene Glycol 3350 40%



Hazırlanışı:



PEG 400 ve PEG 3350'yi ısı tablası üzerinde karışımı yaklaşık 65 °C'ye ısıtın.
Isı tablası üzerinden alınarak oda ısısında homojen bir karışım haline gelene kadar karıştırılır.



Formülün hazırlanması:



Hazırlanacak toplam miktar belirlenerek her bileşiğin miktarı hesaplanmalıdır. Tartımlar doğru yapılmalıdır. Glikopirolat yağ içinde su bazlı bir emülsiyon (Dermabase ya da Velvachol) veya polietilen glikol merhemi ile geometrik olarak homojen bir görüntü elde edene kadar karıştırılır. Paketlenir ve etiketlenir.



Yapılan çalışmalarda 0.5% glikopirolat krem ya da losyon formu kullanılmıştır. Sunulan krem formülü glikopirolat eklenmesinden önce istenilen viskoziteye distile su ilavesi ile losyon formuna dönüştürülebilir.



Paketleme



Ağzı sıkıca kapatılmış kaplarda saklanmalıdır.



Etiketleme



Sadece harici kullanım içindir. Çocuklarda uzak tutulmalıdır.



Stabilite



Krem: Hazırlanma tarihinden itibaren 14 gün içinde kullanılmalıdır. Serin yerde saklanmalıdır.



Merhem: Hazırlanma tarihinden itibaren 30 gün içinde kullanılmalıdır.



İyi bir hafta dileğiyle…



Kaynak:



1-Allen’s Compounded Formulations



2-RxMediaPharma®2018 İnteraktif İlaç Bilgi Kaynağı


Önceki MAJİSTRAL FORMÜL Yazıları