Sıklıkla sağlığa olan yararları ile gündem olan ıspanak bu defa riskleri nedeniyle tartışılıyor. Marmara bölgesinde hastanelere başvuran 196 zehirlenme bildirimi yapılmış olması son derece dikkat önemli. Çünkü bu defa zehirlenme belirtileri tarım ilacı zehirlenmelerinden farklı olarak tropan grubu alkaloitler (atropine, skopolamin) ile gözlenen zehirlenme semptomları ile örtüşüyor. Normalde pestisit zehirlenmelerinde antidot atropindir. Ama bu defa durum farklı. Etken ne olabilir?
Konu ile ilgili bilgi almak için iki gün içerisinde 20’den fazla TV, gazete, radyodan sorular geldi. İlk gelen haberlerde Esenyurt, Bakırköy, Tekirdağ civarında 90 kadar kişinin zehirlendiği şeklindeydi ve ıspanakların Çatalca’dan geldiği belirtildi. Bu durumda acaba o bölgede yoğun endüstriyel yerleşime bağlı olarak acaba taban suyuna atropine/skopolamin gibi antikolinerjik etkili kontaminasyon mu oldu sorusu geldi.
Daha sonra Tuzla, Çanakkale gibi çevrelerden de zehirlenme haberleri gelmeye başladı. Tarım laboratuvarlarından da tarım ilacı bulunmadığına ilişkin bilgiler geldi. Şüpheler yabani ot bulaşması ile açıklanmaya çalışıldı. Gerek Sağlık Bakanlığı ve gerekse medyada gözler “Güzelavratotu”una (Atropa belladonna) çevrildi. Hatta gazete manşetlerinde sirken (kazayağı)(Chenopodium), sinirotu (Plantago) olağan şüpheliler olarak güzelavratotu ile birlikte yer aldı. Komik olan sirken ve sinirotu halk arasında yemek yapılarak tüketilen şifalı bitkilerdir! Güzelavratotu ise yukarı doğru dikilen, çalımsı bir bitkidir ve ender yayılış gösterir. Yerde yetiştirilen ıspanak ile karışma olasılığı yok denecek kadar az. Solanaceae’den adamotu dendi, bu bitki bu bölgelerde yetişmez ve yaygın olarak da bulunmaz. Ancak bir TV kanalında Beypazarı’nda ıspanak tarlalarından haber yapılırken üreticinin pıtrak (Xanthium sp.) olarak tanımladığı bitkinin Şeytanelması veya tatula olarak bildiğimiz Datura stramonium olduğunu meyvesinden tanıdım. Yani tropan alkaloidi zehirlenmesi bu şekilde açıklanabilir.
Ancak hala aklıma yatmayan bir soru var; nasıl oluyor da bu kadar yaygın coğrafyada bu kadar çok insan zehirleniyor! Ülkemizde yetişen Solanaceae bitkilerinde (Atropa, Datura, Hyoscyamus) alkaloit oranı son derece düşük: biyosentezin yüksek olduğu ilkbahar aylarında bile binde 1-3 gibi oranlarda. Skopolaminin toksik dozu 2 miligramın üzerinde. Bu durumda yenilen ıspanağa yüzde 10 gibi yüksek oranlarda karışmış olması gerekir. Yani satın aldığınız bir kilo Ispanağın yanına bir demet de tatula veriliyor; zehirlenin diye! Komik değil mi? Ben yine sorularımın cevabını bulamadım.
Bu arada büyük ıspanak toptancılarından analiz için Üniversitemize örnekler geldi. Yaptığımız makroskobik analizde yabani ot bulaşması hemen hemen yoktu; üç örnekte çok düşük sayıda 1-2 zararsız ot dışında. Aklıma gelen bir başka senaryo ise yaprakları böcek yemesini önlemek için acaba literature geçmemiş bir ilaç mı geliştirildi de kimsenin haberi yok! Bu nedenle kapsamlı bir rehber “Bitki Koruma Ürünleri Rehberi” isimli bir kitap satın alıp atropine benzeri bir tarım ilacı olup olmadığını inceledim. Bir şey bulamadım, ama meyve-sebze hastalıkları ile ilgili görseller beni etkiledi. Hani çoğumuz hep tarım ilaçlarına karşı ya; acaba o ilaçlar olmasa satılan meyve ve sebzeleri tüketmek isterler miydi? Önemli olan DDT gibi zararlı olduğu bilinenlerin kullanılmamış olması ve tarım ilaçlarının uygulanmasında önerilen uygulama süreçlerine dikkat edilmesi.
Gelinen noktada zehirlenme yapılan bir ilaçlama ile ilgili. Tarım Laboratuvarlarında GC-MS analizinde bu tip bir ilaç tanımı yoksa bulunamaması mümkün. Hatırlarsanız LİDA olayında da katılan sibutramin türevinin tespiti oldukça uzun bir araştırma süresi sonucu yapılabilmişti.
Ne yapılmalı: Ispanak sevenler için ıspanaktan korkmaya gerek yok. Bence yıkanıp doğranmış ıspanak almayın. Kökleri çok karakteristik pembe. Alırken köklü satın alın ve tek tek silkeleyin, düşen parçalar olursa inceleyin. Sodyum bikarbonat ilave edilmiş su ile iyice yıkayıp yemek yapın. Rahmetli annem köklerini de zeytinyağlı yemek yapardı.