Acaba yeterince antikorumuz olsa artık normal hayatlarımıza geri dönebilir miyiz? Aşılar acıların üstünü örtüp bizi eski halimize döndürebilir mi? Bir hekim olsam da tabii ki medikal içerikli bir yazı yazmak değil niyetim, beynin gündelik hayatı hakkında bir sohbet için geldim yanınıza. İnsan bu süreci nasıl atlattı, bu yaşadıkları ile hâlâ aynı insan mı?
Uzm. Dr. Kerem DÜNDAR
Nöro Sağlık Beyin Araştırmaları Merkezi Kurucusu
Bir yıldır rutinlerimizi dönüştürdük. Bir virüs salgını dünyayı etkisi altına aldı, her şeyimizi ona göre planlıyoruz. Ve artık herkesin en az bir aksesuarı var, maskesiz çıkamıyoruz. Tabii ki pek çok zorlukla mücadele ederken insanlık olarak kayıplarımız var, yeri doldurulamaz bu kayıplar için tarifsiz üzüntüler yaşadık. Hayat bize kayıplara rağmen devam edilmesi gerektiğini çok önce öğrettiği için belki de birbirimize destek olarak önümüze bakmaya çalıştık. Bugün aşılarla aydınlanan geleceğe doğru yürüyoruz.
“Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var” demişti şair. Bense bugün biliyorum; aynı şeyi yaşasak da hep birlikte hepimizin öğrendiği bambaşka şeyler var. Acaba kaçınız “kendimi daha iyi tanıdım” diyor? Kaçınız evde hiç bu kadar zaman geçirmemişti? Kaçınız eşiyle tanışma fırsatı buldu? Ya da kimler dünyaya bir çocuk getirmenin nasıl bir şey olduğunu iliklerine kadar yeniden hissetti? Her zorluk öğretir ve siz artık daha bilge olursunuz. Bilgelik sayesinde hayat size kendini daha yakından gösterir. Hiçbir zaman eskisi kadar korkutucu olmaz, sakinleştirir. Bugün insanlık olarak ilk kazanımımız daha soğuk kanlı olmak olacak. Bunun sadece birilerinde değil, hepimizde olması ve cesaretin demokratikleşmesi bence insanlığı ileriye taşıyacak. Daha anlayabilir ve dinleyebilir olacak insan ve de görmediklerini duymayı öğrenecek, hiç duymadıklarını görebilecek. Çünkü insan bir kere kendiyle baş başa kalırsa, artık kendisine ve de çevresine bütün bakmayı öğrenir. Ben bunları virüsün bize vermeye çalıştığı mesaj gibi nitelemiyorum elbette. Burada niyetim, hayatındaki tecrübelerden öğrenen insanın daha dikkatli olması ve deneyimlerine daha çok kulak vermesi.
Normaller demek alışkanlıklar demek aslında ve her alışkanlık değişimi de anormal ama yenileyici ve dönüştürücü. Hayatı normal sınırlarda tutmaya çalışan insanın derdi belirsizlikleri azaltmak. Her şeyin yeri bilinsin, elimizi attığımızda bulabilelim her istediğimizi. Ya da her sürece hâkim olunsun da hazırlıklı olalım her şeye, kurduğumuz düzenler işlesin sonsuza kadar. Kulağa hoş gelen bu öykü beynimize hoş gelmiyor. Rutin beyni bozuyor, eskitiyor, varlığını anlamsızlaştırıyor. İnsan doğadaki en zeki canlı olarak zekasını değişen koşullarla sınıyor ve akıllanıyor. Pek çok konuda dönüşen dünyanın bu gününe adapte olmaya çalışarak fark etmeden geleceği inşa ediyor. Yine aynı şey oldu bir şeyler değişti ve beynimiz çalıştı. Dışarı yolculuklar azaldı belki ama içeriye yolculuklar arttı. Bu süreçte yeni kaşifler yepyeni keşiflere yolculuk yaptı. Elbet bu da insanlık defterine her mücadele gibi bir zafer olarak yazılır. İnsanlık hep daha güzel günler için yürümeye devam edecek yeter ki insan anormali normali sayabilsin. Belirsizlikle dostluğumuzun arttığı bu günlerde gelişiminizin tadını çıkarın, beyninizdeki yeni sinapsların, yepyeni nöronal hatların bu hayatı daha iyi kavramınıza ve anılarınızı daha uzun süre hatırlayabilmenize yardımcı olacağını hiç unutmayın. Sorumluluğunu mesleği ile en etkin şekilde birleştiren tüm sağlık çalışanlarının bu konuştuklarımızı, hayatlarında defalarca yaşadığını hepimiz biliriz. Sağlık çalışanları olarak salgın vesilesiyle beynimizi nasıl dinç tuttuğumuzu ve cesaretimizin sırrını insanlıkla paylaşmış olduk aslında. Umalım bu tecrübe onların da bizi daha iyi anlamasına vesile olsun. Tüm meslektaşlarıma sağlıklı, huzurlu ve mutlu bir gelecek dileklerimle...