Yumurta Gençleştirme Tedavileri

Günümüzde yumurta hücrelerinde yaş ve çevresel faktörlerle artan olumsuz etkileri yavaşlatmak veya ortadan kaldırmak için çeşitli tedavi arayışları sürüyor. Biz de bu yazımızda, “Yumurta Gençleştirme” için kullanılan, çeşitli çalışmalarda olumlu etkileri gözlenmiş tedavilerden bahsediyoruz.

Genel olarak 1 yıl boyunca düzenli ve korunmadan ilişkiye rağmen (haftada 2-3 kez) gebelik elde edilememesi, infertilite (kısırlık) olarak adlandırılır. İnfertilite dünya genelinde her geçen gün daha fazla çifti ilgilendiren bir sorun olmaktadır. Evlenme veya çocuk planı yapma yaşının eskiye göre daha ileri olması veya ikinci evliliklerin yaygınlaşması gibi nedenlerin kuşkusuz ki bunda payı büyüktür. Çocuk sahibi olamayan birçok çift tarafından bu durum, sosyal ve psikolojik anlamda ciddi bir travma olarak tanımlanmaktadır.

Kadında yaş ile birlikte doğurganlığın azalmasının temel nedeni yumurtalıkların yaşlanmasıdır. Anne karnındayken milyonlarca olan yumurta hücrelerinin sayısı, puberte döneminde 300-500 bin seviyelerine iner ve bu düşüş 35 yaşından sonra hızlanarak, menopoz döneminde yumurta hücrelerinin tamamen sonlanmasıyla son bulur. Yani kadınların doğuştan gelen yumurta rezervleri zamanla tükenince menopoz durumu izlenmektedir. Çevresel faktörler, sigara, kemoterapi, radyoterapi gibi yumurtalıklar üzerine toksik etki gösteren her etken, menopoz yaşını erkene çektiği gibi yumurta kalitesini bozarak infertiliteye de sebep olmaktadır.

Günümüzde yumurta hücrelerinde yaş ve çevresel faktörlerle artan olumsuz etkileri yavaşlatmak veya ortadan kaldırmak için çeşitli tedavi arayışları sürüyor. Bu yazımızda, “Yumurta Gençleştirme” için kullanılan, çeşitli çalışmalarda olumlu etkileri gözlenmiş tedavilerden bahsedeceğiz.

GLUTATYON TEDAVİSİ
Vücudumuzda, aerobik metabolizma sonrası oluşan serbest radikaller ve reaktif oksijen ürünleri gibi pro-oksidanlar ile bunlara karşı üretilen antioksidanlar arasında hücresel seviyede fizyolojik bir denge vardır. Bu denge tüm vücutta olduğu gibi kadın üreme sisteminde de önem taşır. Antioksidanlar aleyhine bozulan bir dengede oksidatif stres başlar ve bu da protein sentez inhibisyonu, lipid hasarı, ATP tüketimi gibi patolojik etkilere sebep olur. Polikistik over sendromu, endometriozis, kötü oosit kalitesi, kötü embriyonel gelişim gibi birçok infertilite sebebinde oksidatif stresin rolü olduğunu ileri süren çalışmalar mevcuttur. Foliküler sıvıda da oldukça fazla bulunan antioksidanlar (glutatyon peroksidaz, glutatyon transferaz, glutatyon redüktaz vb.) yumurtalık hücrelerini oksidatif strese karşı korumaktadır.

Glutatyon tüm hücrelerimizden üretilen bir antioksidandır. Hücreler içinde bulunduğu gibi, hücreler arasına ve kan dolaşımına da büyük miktarda salınır. Pro-oksidanlara bağlanarak onların oluşturabilecekleri hasarları önler. Antioksidan etkisi ile bağışıklık sisteminin güçlenmesine, sağlıklı hücre bölünmesi ve çoğalmasına katkı sağlar. Glutatyon düzeyleri stres, çevresel toksinler, kötü beslenme, yorgunluk, uykusuzluk, çeşitli kronik rahatsızlıklar ve yaşlanma gibi sebeplerle düşmektedir.

Glutatyon seviyesini doğal yollarla artırmak için bürüksel lahanası, brokoli, karnabahar, sarımsak, soğan gibi sülfürden zengin besinler, mandalina, portakal, kivi gibi C vitamininden zengin meyveler, ıspanak, bamya, kuşkonmaz gibi bitkisel glutatyondan zengin gıdalar tüketilmesi faydalıdır. Curcumin (zerdeçalda bulunur), Silmarin (devedikeni sütü içeriği) gibi takviye ürünler de glutatyon seviyelerini yükseltmektedir.

Oral olarak alınan glutatyon takviye ürünlerinin enzimatik reaksiyonlar ile ağızda aminoasitlerine ayrılmaları nedeniyle, istenilen düzeyde kan glutatyon seviyeleri sağlanamamaktadır. Bunun yanı sıra, kapsül formları 250-1000 mg dozlarında düzenli şekilde kullanıldığında çeşitli doku ve hücrelerde yükselme sağladığını gösteren çalışmalar mevcuttur. Glutatyon tedavisinde istenilen seviyelere ulaşılmasını sağlamanın en etkili yolu, damar yoluyla vermektir. Serum içinde veya yavaş enjeksiyon olarak uygulanabilir. Antioksidanların kullanımının faydasını kanıtlamak için geniş kapsamlı daha çok çalışma yapılmasına ihtiyaç vardır.

Unutulmamalıdır ki sağlıklı yaşam tarzı, yeterli uyku ve egzersiz tedavide ilk uygulanması gereken yaklaşımdır.

PLATELET RICH PLASMA (PRP)
Platelet Rich Plasma (PRP) yani trombosit ve büyüme faktörlerinden zengin plazma tedavisi, kanın iyileşme faktörleri bakımından zengin bölümünün, özel yöntemlerle kişinin kendi kanından ayrıştırılması ve tedavi edilecek organa direkt verilmesiyle uygulanan bir tedavi yöntemidir. Yıllardır dermatoloji, ortopedi, plastik cerrahi gibi farklı bölümlerce, gerek kozmetik gerek tedavi amaçlı kullanılmaktadır.

İnfertilite tedavisinde kullanımı ise yumurtalık dokusunun gençleştirilmesi ve rahim iç zarının (endometrium) kalınlaştırılmasını amaçlamaktadır. PRP’nin rahim içi uygulaması ağrısız, kısa bir işlemdir. Yumurtalık içine uygulanması gereken durumda ise ağrı olmaması için anestezi uygulanmaktadır. Özellikle kadın yaşının ileri olduğu olgularda döllenecek yumurta hücrelerinin sayısı ve kalitesi düştüğü gibi, döllenmiş yumurta ile oluşan embriyonun tutunup gelişebileceği kalınlıkta bir rahim iç duvarı oluşması da zorlaşmaktadır. Yapılan birtakım çalışmalar bu konuda umut vadetse de istatistiksel olarak başarılı olduğu yönünde literatürde yeteri kadar tatmin edici bir kanıt henüz mevcut değildir. Yumurta gençleştirme amaçlı kullanımı söz konusu olduğunda son derece kısıtlı bir çalışma grubunda iyileşebildiği ifade edilen hormonal parametreler ve yumurta gelişimi sonrası elde edilen embriyolar, henüz tekniğin yaygın olarak genel hasta grubuna uygulanabilir olduğunu göstermekten uzaktır. Rahim zarının kalınlaştırılması amaçlı kullanımda ise eldeki veriler henüz bilimsel literatürde tekniğin başarılı olduğunu gösterecek kalitede değildir.

KÖK HÜCRE TEDAVİSİ
Kök hücreler bütün hücrelere dönüşebilen, sınırsız bölünebilme yeteneğine sahip, yüksek yenilenme ve onarma kapasitesi olan, vücudumuzdaki tüm doku ve organları oluşturan hücrelerdir. Çalışmalar son yıllarda infertilitede kullanımı üzerine yoğunlaşmıştır. Amaç yumurtalık rezervi az kişilerde, kişinin kendi kök hücreleri ile sağlıklı yumurta hücrelerinin oluşumunu tetiklemektir. Kişiden çeşitli şekillerde elde edilen kök hücrelerin çoğaltılıp kendisine damar yoluyla veya direkt yumurtalıklarına verilmesi gibi uygulamalar mevcut olsa da; bu uygulamaların fayda sağladığına veya herhangi bir zararı olmadığına dair bilimsel kanıt yoktur. Bu konuda daha çok çalışmaya ihtiyaç vardır.

Önceki DOKTOR KÖŞESİ Yazıları